Yalçın Savuran’la bir İstanbul Macerası
“25 Temmuzda İstanbul diyenler?”…
İşte böyle başladı Yalçın Savuran’la İstanbul maceramız. Bu aralar benden sıkça duyduğunuz KA’nın bir atölyesi olan Foto-Roman atölyesinin, Yalçın hoca eşliğinde düzenlediği bir İstanbul fotoğraf gezisi bugün anlatacaklarım.
Ama bildiğimiz turistik İstanbul yok bu yazıda. Eski İstanbul’un “eski” hanlarını gezdik. Yolculuğa -sevgili Tülay’ın çabalarıyla- beş arkadaş başladık. Otobüsümüz cumayı cumartesine bağlayan gece, daha doğrusu sabaha karşı ikideydi ve o saate kadar uyanık kalmakta oldukça zorlandım. Sıcak ve yorucu bir gün geçirmiştim ve uyursam otobüste uyuyamam korkusuyla kendimi uyanık tutmaya çalışıyordum. Ne yalan söyleyeyim, Tülay’ın organizasyondaki emeğine duyduğum saygı olmasa son dakika havlu atmam içten bile değildi. Uyku öyle ağır basmıştı ki…
Yarı uyur yarı uyanık otobüs terminalinde Elçin, Tülay, Elif ve Aslı ile buluştuktan sonra İstanbul’a doğru yola çıktık. Diğer arkadaşlarla ve Yalçın Hoca ile buluşma noktamız Çorlu Ali Paşa medresesiydi. Bu medrese Çemberlitaş’dan Beyazıt’a doğru giderkendi.
http://www.mimarizm.com/KentinTozu/Makale.aspx?id=189&sid=174
Sabahın erken saatlerinde, gruptan ilk giden biz olduk ve birer sabah kahvesi ısmarladık. Sözleştiğimiz gibi saat 10’da grubun diğer üyeleri de aramıza katılmıştı. Böylece gün boyu sürecek yürüyüşüz başlamıştı. Yazının başında da belirttiğim gibi gittiğimiz hanlar turistik hanlar değildi. İçlerinde üretim atölyelerinin olduğu, tekstil, gıda, hediyelik eşya dükkanlarının, toptancıların olduğu ve ancak İstanbullunun bileceği yerlerdi. Her adımda soluduğumuz tarih, biraz yıkık dökük, biraz terk edilmiş, belki de kısa süre sonra yok olup gitmeye mahkum bırakılmıştı.
Bezir Han, Kalcılar Han, Abud Efendi, Valide Han, Büyük Yeni Han, Nakkaşın Yeri ve Gürün Han… Fotoğrafları hanlara göre düzenlemeye çalışacağım ancak bu fotoğraflar hanın mimarisi hakkında size pek fikir vermeyecek. Çünkü ben bu gezide -her zaman olduğu gibi- detaylara takıldım. Neyse anlatmak yerine göstermeye başlasam daha iyi olacak sanırım. Ama yine de başka linklerden yararlanarak merak edenlerin hanlar hakkında daha çok bilgi edinmesini sağlayabilirim. İlk gittiğimiz hanlardan biri Abud Efendi hanı idi;
https://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_Abud_Efendi_Han%C4%B1
Valide Han da uzun zaman ayırdığımız hanlardandı ve hanın çatısında görülesi bir manzara, ilgin. bir çatı dokusu ve benim bayıldığım duvar resimlerinden vardı 😉 ;
https://tr.wikipedia.org/wiki/Valide_Han
İstanbul’un hanlarından gezdiğimiz diğerleri; Bezir Han, Kalcılar Han, Büyük yeni Han ve Gürün Han. Bu hanlar ile ilgili çok kaynak yok. İlgilenenlar için; http://www.estanbul.com/hanlar-403838.html#.VbX_h5WpfeR bu link ve Yalçın Hoca’nın bahsettiği “Geçmişten Günümüze İstanbul Hanları” adlı kaynaklara bakabilirler. Biraz da Safiye Ayla ile İstanbul’u gezmeye ne dersiniz? ;
Bu gezi benim için etkileyici ve değişik bir gezi oldu. Turistin olmadığı, yapaylıktan uzak ama bir o kadar da bakımsızlıklarıyla insanın yüreğine dokunan mekanlarda gezdik. Ve bu gezide ne çok merdiven inip çıktık 🙂 ;
Sultanahmet’deki Antik İstanbul Hipodromundan kalan bir parça duvarın yanından geçip, hipodrom için düzenlenmiş bir sarnıç gezdik. Özel bir mekanın Nakkaş’ın Yeri’nden iniliyordu bu sarnıca. Gezi boyunca bıkmadan bize mankenlik yapan Aslı, bu tarihi mekanın içinde de bize mankenlik yapmaya devam etti. Aslı Savaşçı’ya bu desteği için çok teşekkür ederiz. Antik İstanbul Hipodromu hakkında bilgilenmek isteyenler için;
http://www.tarihiistanbul.com/antik-istanbul-hipodromu/
Ve yorgun bedenlerimizi, Beykoza giden işçi vapurunda dinlendirdik. Boğazı geçerken Yumti hala yutacak birşeyler bulmaya devam ediyordu. Gün batımına karşı Beykoz’da salaş bir balıkçıda yediğimiz balık ekmekle İstanbul maceramızın sonuna gelmiştik. Bir daha ki buluşmalara dedik içimizden… 😉
Aslı’nın diğer fotğrafları mı? Bu da başka bir yazıya kalsın. Hem başka bölüme kalan başka fotoğraflar da var 😉
Bu gezide ve foto-roman atölyesinde bize kılavuzluk eden Yalçın Savuran’dan da bahsetmeden bu bölümü bitirmek istemedim. Bilgili ve bir o kadar da alçak gönüllü bir insan Yalçın Hoca. Çalışkan, içten, samimi, duyarlı… Benim için en değerli özellikleri bunlar, diğer özelliklerini ve çalışmalarını da burada bulabilirsiniz ;
http://www.yalcinsavuran.com/yalcinsavuran.com/yalcinsavuranbio.html
28 Temmuz 2015 Salı, 08:21 at 08:21
Çok güzel bir gezi olmuş. Fotoğraflar şahane!…
28 Temmuz 2015 Salı, 08:22 at 08:22
Foto-Romanı da heyecanla bekliyoruz!…:)
28 Temmuz 2015 Salı, 09:29 at 09:29
Geziyi tekrar yaşadım Başak’cığım, ne güzelsin 🙂 Bir dolu güzel insan bir araya geldiğinde her şey daha farklı bir boyut kazanıyor. Teşekkürler 🙂
28 Temmuz 2015 Salı, 12:47 at 12:47
Çok dolu dolu ve güzel bir gün ancak böyle güzel anlatılır..Fotoğraflar da çok güzel..Yeniden yaşadım 25 Temmuzu :)) Teşekkür ederim :))
29 Temmuz 2015 Çarşamba, 01:30 at 01:30
Merdivanler hep ilgimi çekmiştir, bazen uzakları, bazen yüksekleri, bazen erisilmezleri, bazen emeği, bazen güçlükleri ve daha neler neleri ifade etmiştir bana.
Ilk fotoğraf ise favorim.
Tesekkurler.
29 Temmuz 2015 Çarşamba, 05:39 at 05:39
Cok keyifi bir gezi olmus belli ki. Fotograflar cok guzel Basak’cim.
29 Temmuz 2015 Çarşamba, 07:25 at 07:25
ilgiyle izledim, teşekkürler Başakcım…
29 Temmuz 2015 Çarşamba, 10:02 at 10:02
Ellerine, ayaklarına sağlık Başak, çalışmaların ile rutin hayatımıza nefes aldığımız bir pencere açıyorsun ayrıca yapmak istediklerimi yaparak geleceğe ümit ve heyecanla bakmamı da sağladığın için ayrıca teşekkür ederim.
29 Temmuz 2015 Çarşamba, 13:15 at 13:15
Merdivenler ve denizdeki yansımaları pek beğendim:-) Yalçın Savuran hocayı da merak ettim, okuyacağım…
29 Temmuz 2015 Çarşamba, 13:16 at 13:16
Fotoğraflar çok güzel, değişik, ilginç. Her defasında yeni birşeyler bulmayı başarıyorsun.
Aslı hanımın duruşları renk, ahenk katmış kompozisyonlara.
Teşekkürler, sevgiler.
30 Temmuz 2015 Perşembe, 14:09 at 14:09
süper bir iş yapmışsınız gerçekten. ülkemizde değeri bilinmeyenlerden İstanbul hanları. bilinçli bir ülkede nasıl değerlendireceklerini düşünmek bile istemiyorum. vasıfsız, yetersiz, mesleksizlerin elinde yitip giden değerlerimizden…
12 Ağustos 2015 Çarşamba, 20:21 at 20:21
İstanbul, İstanbul, İstanbul.
Hala çirkinleştirilmek için canla başla uğraşılsa da 🙁 güzel, güzel, çok güzel ve gizemli.
Hayalimde yaşattığım bir gezi yapmışsınız.
Esenlikler dilerim.
19 Ağustos 2015 Çarşamba, 11:16 at 11:16
Şimdi İstanbul’da olmak vardı anasını satayım 🙂
23 Eylül 2015 Çarşamba, 17:10 at 17:10
Ellerine,gözlerine…sağlık. Çok keyifli fotoğfaflar ve bilgi dolu bir yazı.Sağol.