Tuz Gölü 2.bölüm
Ben tam küçük bir kız çocuğunun kaleminden Tuz Gülü’nin 2.bölümünü yayınlayacakken bombalar, ölümler, gözaltılar… İster istemez Nazım’ım dizeleri geldi aklıma; Hoşgeldin bebek yaşama sırası sende…
İnci’den insanlık adına özür dilesem, o gençler senin ve tüm çocukların barış içinde yaşaması için çalışırken öldü desem… Soykırım müzesinde İnci bize sormuştu “ben niye giremiyorum müzeye?” diye. Bir yumruk gelip oturmuştu boğazıma. Yine aynı yumruk boğazımda. İnci’ye ve tüm çocuklara Ahmet Arif’in dizelerini yollamak isterim;
... Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni. Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Her biri vazgeçilmez cihan parçası. Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun ?
Acıları paylaşırken, güzellikleri de çoğaltmaya devam etmemiz gerektiğine inanıyorum. Çoğaltalım ki, bir gün gelsin, iyiliklerin içinde kötülükler boğulsun. Güzelliklerin içinde çirkinlikler barınamaz olsun. Bu da ancak Ahmet Arif’in de dediği gibi okuyarak, çalışarak, umutla, sevdayla olur…
* * *
Bu bölümde Tuz Gölü ile ilgili bir kaç fotoğrafımız daha var Ayrıca Tuz Gölü gezi yazısını da bu ikinci bölüme saklamıştık. Yutmoğraf’ta ilk defa bir gezi yazısını başka birinin kaleminden okuyacaksınız ve ilk defa bir bölüme fotoğraflarıyla katılan bir misafir fotoğrafçımız var .
Tuz Gölü’nde Eğlence
Annemin Tuz Gölü’nde fotoğraf gezisi olduğunu öğrenince, bir de Başak’ın da geziye geleceğini duyunca anneme beni de götürmesi için yalvardım. Bütün gün sürecek biz fotoğraf çekeceğiz sen sıkılırsın dedi ama modellik yaparım diyerek annemi kandırdım. Sabah Ka atölyeye gittik beraber, orda Fazlı ile ders yapıldı. Fazlı çok tatlı biri. Sakallı gözlüklü neşeli. Annemin fotoğraf hocası. Galiba herkesin hocasıymış. Ders bitince otobüse bindik ve iki saat yol gittik. Bir saatinde uyudum bir saatinde uyanıktım. Annemler fotoğraf çeksin diye göle gelmeden bi köyde durduk. Bu köy kimselerin yaşamadığı hayalet gibi bir köydü. Çünkü orda akan bir dere varmış, kuruyunca susuz kalmış herkes ve gitmişler köyden. Orada karşılaştığımız yaşlı bir teyze anlattı bunları. Susuz olduğu için galiba, koy çok ama çok sıcaktı. Yoldaki asfalt bile erimişti. O kadar sıcak bir yerdi ki günesin önüne binlerce bulut koymak istedim. Orada bi sürü fotoğrafımı çektiler, sadece anneme değil herkese modellik yaptım. Sonra yine otobüse bindik bu sefer yemek yemek için bir yerde durduktan sonra Tuz Gölü’ne geçtik. Tuz gölü kocaman, denize benziyor ama su hiç derinleşmiyor. Gölün ortasında küçük bir ada vardı oraya kadar yürüdük ama su hep ayak bileğimdeydi. Ben yürüyüp koştururken bir baktım herkes beni çekiyor. Sanırım kırk kisi vardi. Kendimi model gibi hissettim. Gerçek olanlardan. Uzun surdu çekim ama ben hiç yorulmadım. Çektikleri fotoğraflar o kadar güzeldi ki çok mutlu oldum. Gökkuşağı renkleri olan bir şemsiye verdi annem. Fotoğrafların bir kısmında o şemsiyeyi tutuyordum. Bence en güzel fotoğraflar şemsiyeli olanlar. Çünkü o renkler mutluluğun renkleri.
İnci Bade Yağmurlu
Teşekkürler İnci Bade 🙂
* * *
Bu güzel fotoğraflar için de Nurgök Özkale’ye çok teşekkür ederiz 🙂
26 Temmuz 2015 Pazar, 13:18 at 13:18
Sevgili İnci,
Biliyorum bu bölümü hevesle bekledin. Ben de büyük bir heyecanla hazırladım. Ancak Suruç’da yaşanan üzücü olay nedeniyle bir hafta gecikmeli yayınlıyorum. Orada ölen gençlerimizi bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyorum. Gönül ister ki hiç bir yerde savaş olmasın… Ama öyle olmuyor ne yazık ki. Bu güzel yazı için sana bir kere daha teşekkür ediyor ve gecikme için özür diliyorum.
26 Temmuz 2015 Pazar, 13:36 at 13:36
Çok teşekkürler… Her zamanki gibi çok güzel, çok duyarlı… Yazı, fotoğraf, şiir, … Gönlünüze sağlık.
Tüm paylaşımlarınız için çok teşekkürler…
26 Temmuz 2015 Pazar, 13:52 at 13:52
Sevgili Başak,
İnsan bu günlerde ne diyeceğini bilemiyor. O çocuklar, hepimizindi; boğazımızda acı bir yumruk düğümlenmişken söz söylemek zor. Hele bunları çocuklara anlatmak daha da zor; biz de anlayamıyoruz ki neden oluyor bütün bunlar, ne için? Senin sözlerini tekrarlıyorum. Savaş olmasın. İnci tanesi çocuklar, yalnızca aşık olsun, barışı yaşasın. Bu paylaşımda beni de konuk etmişsin, sana çok teşekkür ediyor, kucaklıyorum. Sevgilerimle.
İnci tanesi, güzel çocuk, yazılarını çok beğeniyor ve heyecanla bekliyorum. Kucaklıyorum seni ve kutluyorum. Sevgilerimle.
26 Temmuz 2015 Pazar, 15:37 at 15:37
İnciler suda oluşur ve büyür .
Inci ve tuz gölü ilgimi uyandırdı .
Sonra bir şiir şarkı aklıma geldi
Eğer beni terketmezsen
Sana yağmur yağmayan memleketlerden su incisi getireceğim
Ne me quıttes pas !
26 Temmuz 2015 Pazar, 16:27 at 16:27
Başak’cım, ülke olarak zor zamanlar yaşıyoruz inşallah herşey yoluna girer.30 Ağustos’ta bizimde Tuz gölü gezimiz var görmeyi çok istediğim yerlerden birisi fotoğraf ve yorumlarin için teşekkürler eline sağlık…
Sevgiler
26 Temmuz 2015 Pazar, 17:01 at 17:01
İnci’nin ellerine sağlık.
Geziyi çok güzel özetlemiş. Onun varlığı bütün geziyi daha zevkli hale getirdi.
Güray Öz’ün son zamanlarda birkaç defa paylaştığım bir yazısından alıntı.
“Hepsini geri çağırıyorum; aşkı, şiiri, hikayeyi, bilgiyi, kuşkuyu, inadı, hayatımızı anlamlandıracak ne varsa…” Güray Öz
26 Temmuz 2015 Pazar, 17:26 at 17:26
Bizleri bu güzelliklere ortak ettiğin için teşekkürler Başakcım
Yutmini çok sevmiştim, mankenine de hayran oldum, bakalım daha ne güzllikler yazacak küçük manken İnci
Sizleri çok seviyorum
Inci Teyzeniz
26 Temmuz 2015 Pazar, 18:36 at 18:36
Fazlı hocam, Güray Öz’ün yazısından yaptığınız alıntı için teşekkür ederek, izninizle ben de paylaşacağım. 🙂
26 Temmuz 2015 Pazar, 18:56 at 18:56
Yaaa, ne söylesem nasıl söylesem… Şirin bir İnci Bade yazısı, seyreyle fotoğraflar…
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 06:51 at 06:51
İnci’den az ve oz Tuz golu gezisi hikayesi. Nurgok’un fotograflari sahane. İnci tanemin melek fotografini secmissin Basak’cim, ben de onu secerdim herhalde. Yazida emegi gecen herkesin eline gozune saglik. Keyifle takipteyiz ailecek.
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 09:45 at 09:45
Gunesin onune binlerce bulut koymak istedim… Ne guzel bir hayal dunyasi ve kurulmus bir cumle. Galiba bir yazar yetisiyor.. Tebrikler Inci, cok guzel yazmissin.
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 10:46 at 10:46
ÖZLEMİŞİM YAZILARINIZI BAŞAK HANIM 🙂
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 12:14 at 12:14
“Acıları paylaşırken, güzellikleri de çoğaltmaya devam etmemiz gerektiğine inanıyorum. Çoğaltalım ki, bir gün gelsin, iyiliklerin içinde kötülükler boğulsun. Güzelliklerin içinde çirkinlikler barınamaz olsun. Bu da ancak Ahmet Arif’in de dediği gibi okuyarak, çalışarak, umutla, sevdayla olur…” demişsin ya Başak, üstüne söylenecek söz yok. Sevgi var çok, kabul edersen. 🙂
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 13:17 at 13:17
Bunca yaşanın acının ortasında parlayan İnci umutlu olmamızı gerektirmiyor mu?
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 14:32 at 14:32
Çok gözlü, çok estetik, çok duygusal bir bölüm olmuş Başakcığım; aklına sağlık.
Sevgili İnci, her şeyinle güzelsin. Yutmoğraf’ın gökkuşağı oldun. Bahtın açık olsun.
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 14:37 at 14:37
Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.❞ Yaşar Kemal
Başak’cığım sevgiler
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 16:18 at 16:18
Bu ne kadar özel ve güzel bir site. Beni bu direyler,
bu duyarlı insanlarla tanıştıran Banu Yağmurlu’ ya
Sonsuz Teşekkürler.
İnci’nin Halası olduğum için, elbette onunla ilgili tarafsız
olamayacağım. Ama büyüklerin dünyasını bambaşka bir
ışıltıya aydınlatan bir Inci tanesi olduğu aşikar. Sevgiler
27 Temmuz 2015 Pazartesi, 16:44 at 16:44
Fıstık İnci bu modellik işini iyice benimsedi bakıyorum… Güzel başarılarının yanında hoş bir hobi olarak yaşamına renk katacaktır… Devam…:-)))
Koca üstat Ahmed Arif’ten sonra çok zayıf kalacak ama…
22 Temmuz 2015, sabah 04.30… Yüreğime şu mısralar düştü:
Zorbalar kol geziyor…
Karanlık
İğrenç
Pis yürekli zorbalar…
Çocuklarımız ölüyor…
Çocuklarımız öldürülüyor…
Ço-cuk-la-rı-mız,
zifir zorbalar tarafından
kat-le-di-li-yor-lar…
Ey halkım!..
Uyan artık!..
Kalk…
Silahlan…
Beyninle silahlan!..
Yüreğinle silahlan!..
Yürü karanlığın üstüne…
10 Ağustos 2015 Pazartesi, 09:11 at 09:11
Saygı ile.. Bilgisayarım bir aydır kapalıydı; bugün açıldı. Bir şiirimle eşlik etmek istiyorum:
” Bir çocuk gülüşünün terkisinde
” Dağları aşmak da ne ki!
” Öfkenin ayazında
” Zangırdayan dişlerim hele dursun;
” Gözlerimde büyüyen barış güneşinde,
” daha bir doğurgandır çiçekler.
” Sımsıkı horon tepen etimle kemiğim,
” Yaşama sevincini bağırır
” Gerinen tomurun.
” Çıkmadıysa postadan mektubu sevgilimin,
” Saçlarının selâm sağolsun. Mersin: 1969 *matematikçi-bilim uzmanı*
19 Ağustos 2015 Çarşamba, 11:10 at 11:10
Gezi güzel, yazı güzel, İnci Bade güzel, Tuz Gölü güzel, fotoğraflar güzel, yorumlar güzel;
Güzel günlere…
23 Eylül 2015 Çarşamba, 16:57 at 16:57
Başak ve İnci iyi ki varsınız…Güzel günler göreceğiz… İnci gibi melekler var oldukça…