Tezgahında iplik olmak
Geçenlerde Necla Hanım bir e-posta yolladı. Bir blogda Maximo Laura adında bir sanatçının el dokumalarına yer vermişler. Renkleri görür görürmez kendimden geçtim. Dokumaların desenleri içinde ne kadar süre dolaştım bilmiyorum. Sonra birden Maximo’nun tezgahında iplik olmak istediğimi hissetim. İlk defa ölümden sonrasını düşündüm.
Bu konu benim şimdiye kadar hiç düşünmediğim birşeydi. Çünkü ölümden sonrasında, bir şey olmadığını düşünüyorum. Ama ilk defa ölümden sonra eğer başka birşeye dönüşebilme şansım ve neye dönüşebileceğimi seçme olanağım olsa, Maximo Laura’nın tezgahında iplik olmayı istediğimi düşündüm. Sonra Maximo’nun kim olduğunu araştırdım.
Sanırım Peru artık beni çağırıyor. Genelde yolculuklarım böyle başlıyor çünkü. Gideceğim yere ait şeyler çıkıyor karşıma. İçimdeki istek yoğunlaşıyor ve ben oraya gidiyorum. Güney Amerika’da Meksika ve Guatemala’da da renkler beni benden almıştı. Ne kadar ilginçtir ki Maximo Laura da Peru’lu bir sanatçıymış. Eserlerinde yalnızca renkler dünyasında gezinmiyorsunuz, Maximo, desenlerinde İnka mitolojisinden çokça esinlenmiş. Hanan Pacha, Kay Pacha ve Uku Pacha’da da bir gezinti yapıyorsunuz. Bu “pacha” da neymiş diyenlere şöyle kısa bir bilgi vereyim (ben de Maximo aşkına öğrendim bunları); İnka mitolojisine göre üç alem (bölge) var; güneş, ay ve yıldızlarıyla gökyüzü ki bu Hanan Pacha diye geçiyor. Kartal sembolü çokça kullanılıyor. Ay ve Güneş de Maximo’nun çokça kullandığı sembollerden. Kay Pacha, yeryüzünü anlatıyor. İnsanlar, hayvanlar, bitkilerin yaşadığı yeryüzü. Leopar da bu bölgeyi temsil eden hayvan sembolü. Uku Pacha’da yeraltını anlatıyor. Sembolü yılan ve ağaç kökleri.
Maximo’nun eserlerinden bazılarını Peru müziği eşliğinde izlemek ister misiniz?
Bir de “Deniz Yaşamı” adlı bir kolleksiyonu var ki o da Galapogos’un sualtı dünyasını anlatıyormuş. Yukarıdaki resimlerin sonlarında yer alanlar bu kolleksiyondan. Ama ben Galapagos’ta dalmak yerine Maximo’nun eserlerinin her birini görmeyi tercih edebilirim. Zaten Maximo Laura’nın dokumalarını gördüğüm an ruhum Peru’ya doğru yola çıktı bile. Bakalım bedenim ne zaman gidecek 🙂 Cusco’da bu eserlerin sergilendiği bir müze varmış. Üstelik Machu Picchu’ya da yakın 🙂 Şehir 13-16 yy arasında İspanyolların istilasına kadar İnka İmparatorluğu’na başkentlik yapmış. 1983 yılında UNESCO tarafından “dünya mirası” olarak tanımlanan Cusco, Peru Anayasası’nca Peru’nun Tarihi Başkenti olarak tanımlanmış. Cosco aynı zamanda Machu Pichhu’ya giden yolmuş. Cusco’ya Peru’nun başkenti Lima’dan havayolu ile geçilebiliyormuş ve uçuş süresi yaklaşık bir saatmiş. Cusco’da Coricancha Güneş Tapınağı’na yakın bir otogar varmış. Buradan otobüslerle Ollantaytambo’ya (Machu Picchu’ya giden trenlerin kalktığı vadi) gidilebiliyormuş. Umarım mesajım yerine ulaşmıştır 🙂 🙂
Daha gitmeden buınları yazıyorsam, gittiğimde neler yazacağım acaba? 🙂 Ben “şimdilik” daha fazla yazmayayım ve sözü Maximo’ya bırakayım. Maximo’nun bu kolleksiyonunu bir de kendi ağzından dinlemek ister misiniz?
25 Kasım 2016 Cuma, 23:04 at 23:04
Ben gittim Cusco’ya. Cokca da muze gezdik ama bunu kacirmisiz. Bir dahakine insallah
26 Kasım 2016 Cumartesi, 08:31 at 08:31
Çok güzel dokumalar
Renklerin bayramı. Ruhum şenlendi .
Anlamadığım sanatçı dokumadan önce resmini çizmiyormu , eserinin ?
Teşekkürler Başak
26 Kasım 2016 Cumartesi, 08:45 at 08:45
Ruti gibi başka merak edenler de olabilir onun için gönderiyorum;
https://youtu.be/SxsDgPDpZTc
26 Kasım 2016 Cumartesi, 09:00 at 09:00
Su anda bircok dusunce senin iplikler gibi, ama renksiz ve karısmıs durumda…Fidel vefat etmis…Bir
yandan iplikler orada yumak olusturdu bircok seyi ve Kuba’yı dusunerek…Diger yanda renkli iplikler
beni Peru’ya goturdu yuvarlanıyorlar Peru gezisi yaparak hatta yazdıklarını tek tek hatırlıyarak…Bugun
karısık anlıyacagın hersey…Bir yandan renksizlik diger yanda renk cumbusu benim iplik yumaklarımda…
Tesekkurler.
26 Kasım 2016 Cumartesi, 09:00 at 09:00
Su anda bircok dusunce senin iplikler gibi, ama renksiz ve karısmıs durumda…Fidel vefat etmis…Bir yandan iplikler orada yumak olusturdu bircok seyi ve Kuba’yı dusunerek…Diger yanda renkli iplikler beni Peru’ya goturdu yuvarlanıyorlar Peru gezisi yaparak hatta yazdıklarını tek tek hatırlıyarak…Bugun karısık anlıyacagın hersey…Bir yandan renksizlik diger yanda renk cumbusu benim iplik yumaklarımda…
Tesekkurler.
26 Kasım 2016 Cumartesi, 09:08 at 09:08
Senin yazdıklarını okuyunca hemen haberleri açtım ve üzücü haberi ben de gördüm. Fidel Castro dünyaya ve insanlığa çok şey katmış bir insan. Duruşu ve yaptıklarıyla saygı ile anacağım çok özel bir insan. Küba’yı Küba yapan, o küçük dev ülkeyi yaratan Fidel’in ilkeli duruşudur diye düşünüyorum. Ne mutlu Ona ki yaşamı boyunca yaptıklarının ardından Onu sevgi ve saygı ile anacak bir çok insan var.
26 Kasım 2016 Cumartesi, 10:34 at 10:34
Ne kadar güzel işler bunlar, bayıldım renklere ve düzenlemelere…benim de yapasım geldi doğrusu 🙂
26 Kasım 2016 Cumartesi, 13:24 at 13:24
Harika renkler desenler. Sabancı müzesi bunu getirsede yakından görme imkanım olsa. İyi yolculuklar Sevgiler.
28 Kasım 2016 Pazartesi, 11:11 at 11:11
başak hanım,fotoğrafların kaynağını belirtebilir misiniz? emeğiniz için çok teşekkürler….
28 Kasım 2016 Pazartesi, 12:27 at 12:27
Teşekkürler Tayyar Bey. Fotoğrafların kaynağını tabii gönderebilirim;
http://maximolaura.com/
burası Maximo Laura’nın sitesi. Buradan da bulabilirsiniz Google’a yazdığınızda da görsellerden bir çok işin fotoğrafına ulaşabilirsiniz. Size bir de Necla Hanım’ın bana gönderdiği blogu göndereyim; http://deryaerkan.blogspot.com.tr
29 Kasım 2016 Salı, 16:29 at 16:29
Tüh kaçırmışız…