Siz hiç aya tırmandınız mı?
Kışın en soğuk günlerinde kış uykusuna yatmak istemişimdir hep. Bu sene bunu çok daha fazla istedim 🙂 Şimdi Ankara’da hava nasıl bilmiyorum ama ben bu satırları yazarken hava yine soğuk, gökyüzü yine karlı ve yerler yine buzdu 🙂 Bu yazıyı siz okurken ben büyük ihtimal Jaipur’da olacağım. Ve muhtemelen üstümde yazlık kıyafetler ve gözümde güneş gözlüğü olacak 🙂 Ve hatta rehberin verdiği bir habere göre tam da bugün çok renkli bir festivalin ortasında kalacağız. Rehberin yazdığını aynen iletiyorum ;
http://www.holifestival.org/history-of-holi.html adresinde ayrintili bilgi var.”
İşte bugün curcunanın tam ortasındayız anlaşılan 🙂 Tabii yazıyı yayınlandığı gün okuyorsanız… 🙂 Size bir de matrak bir hint şarkısı göndereyim 🙂 ama bunlardan orada görür müyüz bilmiyorum tabii 🙂
http://www.youtube.com/watch?v=YJzT1KMjQ0k&feature=related
Kışları çoğunlukla inimde geçirmeyi tercih eden bir yapım var. Hava karardıktan sonra eve girdiysem eğer, hiç bir güç beni kolay kolay inimden çıkartamaz. Diyorum ya; mümkün olsa kış uykusuna yatacağım… Dolayısıyla kış aktivitelerim oldukça azdır. Bu kışı da öyle geçirdim diyebilirim.
Bu kışa damgasını vuran “güzel” şeyler; Annemi tavlada yendiğim anlar (45 yaşıma geldim, daha yeni yeni annemi tavlada yenebiliyorum iyi mi? 🙂 ), Photoshop öğrenmek, Abant-Amasra gezisi, sıcak şarap, Gölbaşı’nın kışı,
donmuş yanaklar ve donmuş kulaklarla bana gelen dostlarım :), bir de 5 küçük afacan oldu :). Bu beş küçük afacan sayesinde -Küçük Prensi saymazsak- seneler sonra bir çocuk kitabı okudum desem abartmış sayılmam herhalde… Kitabın adı “Ay’a Tırmanan Çocuk”. Siz hiç aya tırmanmaya kalkıştınız mı? Aya tırmanmadan Fortuna’yla tanışamaz, onu kendi dünyanıza getiremezsiniz… 🙂
Bu kış beni en dehşete düşüren şey ise; öykü dünyasında tanıştığım “Otoriçeler” di… Ben hiç bu kadar çok otoriçeyi birarada görmemiştim. Neyse ki benim öykücü arkadaşlarım onlardan değil 🙂
Bir de gitmeden önce çektiğim bir kaç fotoğraf var, onları da paylaşmak istiyorum. Bu fotoğrafların ne olduğunu tahmin edebilir misiniz demeyeceğim çünkü pek mümkün değil. Bunu daha önce gören ve ne olduğunu bilen iki kişi var, biri bunları çekerken yanımda olan Şevki arkadaşım, diğeri de fotoğraflardan birini yeni ofis hediyesi olarak seçen 🙂 Selçuk arkadaşım 🙂 Ama merak ederseniz fotoğrafın altında yazıyor, bakabilirsiniz.
Farkındaysanız size kendi kışımın özetini yaptım. Neden mi? Ben döndüğümde bahar da gelmiş olacak, olmalı, istiyorum… 🙂 Abant’dan nasıl karı getirdiysem, Hindistan’dan da güneşi getirebilmeyi umuyorum 🙂
Yakında görüşmek dileğiyle… 🙂
SON OLARAK;
EMEKTEN, SEVGİDEN, DAYANIŞMADAN, ADİL BİR YAŞAM İÇİN MÜCADELEN YANA OLAN TÜM KADINLARIN GÜNÜ KUTLU OLSUN ! 🙂
08 Mart 2012 Perşembe, 10:43 at 10:43
Fotoğrafın altında “su oyunları” yazıyor. O kadarını ben de anlamıştım da o su neyin üstünde ondan emin olamadım. Bir süzgeç..?
08 Mart 2012 Perşembe, 18:52 at 18:52
Başakcığım biz karlara doyduk, hatta bıktık… Dön ve gelirken bir demet güneş getir bize.
Yoldaşlarına da sevgi ve selamlarımı ilet lütfen.
09 Mart 2012 Cuma, 11:49 at 11:49
Dun aksam dolunaya ulasmaya calistim:) dusunmesi bile guzeldi o orada asili tum safligi ile…
Emek ve calismanin anlamli olacagi gunlerin gelmesi dilegimle, ellerine saglik.
11 Mart 2012 Pazar, 10:42 at 10:42
Başakcım,
baharı ve seni özlemle bekliyoruz.
12 Mart 2012 Pazartesi, 13:00 at 13:00
Hoşgeldin seyyah kardeş.
Şöyle bi ayaklarını uzatıp kendine gelirken sevgili hemşehrim neler söyler sana…
http://www.dailymotion.com/…/x9wr20_harris-alexiou-ola-se-thimizoun_...
12 Mart 2012 Pazartesi, 13:11 at 13:11
Özür dilerim, verdiğim linkteki şarkı Harris Alexiou – Ola se Thimizoun – Dailymotion videosu idi ama nedense reklam ile başlıyor.Bir şeyi yanlış yazdım galiba. Murathan Mungan’ın sözleriyle Yeni Türkü yorumlamıştı.
13 Mart 2012 Salı, 12:29 at 12:29
seni ve sıcacık dostluğunu özledim iyi ki yazıların var sanki yanıbaşımda konuşuyormuşsun gibi hissettiriyorsun bana mart ayı bizim için yoğun eylemlerle geçeçek sonunda zafer direnenlere gelecek .
ama yeter artık sen de gel
13 Mart 2012 Salı, 12:42 at 12:42
🙂 ben döndüm artık ve tüm kalbimle sizinleyim 🙂
Hintliler, sormadan, sorgulamadan, daha iyisi için çaba harcamadan yaşayan bir topluluk…
Karmaya inandıkları için şimdiki yaşantısında açlık ve sefik içinde yaşıyorsa dünyaya bir daha geldiğinde zenginlik içinde olacağını düşündüğünden hayatından mutlu mesut yaşıyor sanki… Benim düşünceme göre göre din onları uyuşturmuş ve bu da mevcut yönetimin de işine geliyor sanki.
Dolayısıyla Gülden’cim; İnsanca yaşam için verilen her mücadele son derece saygıdeğer ve değerli…
13 Mart 2012 Salı, 13:02 at 13:02
Hoşgeldinnn 🙂 ))
seni özlemişiz , güneş kendini geç göstersede farketmez senin yuvana dönmen güzel….
O güzel anılarını bizimle paylaşmanı sabırsızlıkla bekliyoruz :))
Hintliler yaşamda elindekilerle mutlu olmayı bilen insanlar diyebilirmiyiz…
Elbette mücadele etmeli ama hırs yapmadan yaşamayı bilmeli… ..
sevgilerle
13 Mart 2012 Salı, 17:09 at 17:09
Yazılarınızı okumktan büyük zevk duyuyorum, hiç sonu gelmesin))