Saigon sokaklarında
Öğle yemeğinden sonra Saigon sokaklarından geçip, “Yeniden Birleşme Sarayı”nı (Independence Palace) ziyaret ettik. Burada beni en çok etkileyen şey; Kuzey Vietnamlılar’ın verdiği bağımsızlık mücadelesinde, 1975 tarihinde, Kuzey Vietnam tankının bu sarayın kapısından girmesiyle savaşın sona ermesi ve Kuzey Vietnam’ın bağımsızlığını elde ederek Güney’le birleşmesi oldu. O nedenle de adı yeniden birleşme sarayı olmuş. Vietnam Savaşı’na daha sonra yine değineceğim ama şimdi bu binayı gezerken bu bilgiyi vermeden edemedim. Güney Vietnam’la Kuzey Vietnam arasındaki savaş bitene kadar, Güney Vietnam’ın, ABD tarafından desteklenen ve baskıcı bir yönetim uygulayan liderleri bu sarayda yaşamış. Buyurun sarayı birlikte gezelim;
Notre Dame Katedrali de Saigon’a gidildiğinde görülebilecek yerlerden biri. Üstelik eski posta binasının da hemen karşısında. Ama ne yalan söyleyeyim posta binası, katedralden daha çok ilgimi çekti benim.
Ben gezdiğim yerlerde yürüyerek dolaşmayı çok severim. Sokaklarda o ülkeye ait yaşamlar vardır ve caddeler, ara sokaklar her zaman sürprizlere gebedir. Vietnam’da sokaklardaki yaşam gerçekten görülmeye değer. Özellikle satıcı kadınlar, bir bambuya asılı iki sepetle her yerdeler. Motosikletler yalnız insan taşımıyor mesela 😉 Her ne kadar bu gezide zaman kısıtlı olduğundan bunu yapma şansım pek olmasa da otelimiz merkeze yakın olduğundan, serbest zamanda az da olsa sokaklarda yürüme şansım oldu ve bakın sokaklarda neler gördüm;
Postaneyi gezdikten sonra Ben Thanh Market’e gidiyoruz. Bu market de şehrin görülesi yerlerinden. Akşam 6’da kapanıyor ama gece etrafında yeniden kuruluyor. Hatta açık havada olması açısından (hem sıcak hem koku düşünüldüğünde) gece gezmek daha keyifli geldi bana. Alışverişte pazarlık gerekiyor ne yazık ki. Bir de bu markete giderken hemen yol üzerinde sokak yiyecekleri marketi var. Burası da keyifli ve renkli bir yer. Sokakta ayaküstü karın doyurmak için ideal. Ama Sinan bize öyle ziyafetler çekti ki sokakta ciklet çiğneyecek halimiz kalmadı.
Bol görüntülü bir bölüm daha bitti. Saigon’da ilk gün gördüğümüz yerlerden biri de “Savaş Müzesi” idi, ama onu da Vietnam Savaşı ile birlikte anlatacağım. Yarın Mekong nehrinde gezip, akşama güzel bir gösteri izleyeceğiz.
05 Mayıs 2016 Perşembe, 23:52 at 23:52
Yazıyı okurken, ben de geçmişe donup Vietnam gezimi tekrar yasadım. …Ne güzel fotoğraflar…
06 Mayıs 2016 Cuma, 00:03 at 00:03
Hani derler ya “Gitmis kadar olduk.” diye..Gercekten oyle oldu ama☺
06 Mayıs 2016 Cuma, 00:27 at 00:27
Eline sağlık Başak..
Bence de sen tekbaşına olsaymışsın ortaya daha güzel işler çıkacakmış..
Bu kadarcıkdan bile sokakların enteresan güzelliği anlaşılıyor..
Huzurlu,renkli,rahat bir yaşam algılıyorum..
Senin dediğin gibi ,renkliliği, en çok dikkat çeken..
Yazından,gündüzleri sanki rahatsız eden bir koku varmış gibi anlaşılıyor..
Bu pislikten mi kaynaklanıyor…İnsanların rahatlığı bazı olumsuzluklara mı yol açıyor acaba..
Kısa bir yazı bir miktar güzel fotoğrafla nerelere götürdün:))
06 Mayıs 2016 Cuma, 08:18 at 08:18
Posta binasinin guzelligini bir kez daha hatirladim. Heyecanla takip ediyorum yazilarini. Sevgiler.
06 Mayıs 2016 Cuma, 08:19 at 08:19
Renkleri seven Başak ve Cünyır, renk cümbüşü içine dalınca işte böyle rengarenk fotoğtaflar çıkıyor!…Geziyi merakla izliyorum!
06 Mayıs 2016 Cuma, 08:47 at 08:47
Başakcım,
Yine çok güzel bir yolculuğa çıkarttın bizi. Savaştan sonra Vietnam’ın toparlandığına sevindim.
06 Mayıs 2016 Cuma, 10:02 at 10:02
HER YER NE KADAR RENKLİ, NE KADAR IŞIL IŞIL..YAZILARI DA BİLAHARE OKUYACAĞIM 🙂
06 Mayıs 2016 Cuma, 10:18 at 10:18
Çok renkli ve çok hareketli. Ancak benim dikkatimi bir de plastik ve naylon bolluğu çekiyor. Dünyanın sonu bu plastik ve naylon çöplerden olacak. Üzeri kareli gibi naylon pazar sepetlerinin aynısı burada da vardır ya, dünya global bir köy tezini destekler gibi. Sarayın dış cephesini, bahçedeki saksıyı ve posta binası yer döşemesini çok beğendim.
06 Mayıs 2016 Cuma, 10:30 at 10:30
Saniye’cim güzel bir konuya değindin, teşekkür ederim. Evet plastik ve naylon bolluğu var gibi gerçekten. Bununla birlikte Vietnamlıların geri dönüşüme de önem verdiklerini ve sokaklar her ne kadar gün içinde kirlense de çevre temizliğine de özen gösterdiklerini yazma fırsatım oldu sayende. Bir çok yerde, milli parklarda bile çöp kutuları üçlü, kağıt, organik ve plastik-metal diye ayırmışlar. Bu bilince erşimiş bir toplum olduklarını görüyorsun. Darısı başımıza…
06 Mayıs 2016 Cuma, 10:52 at 10:52
çok geziyorsun ya, hayatta imrendiğim çok kimse yoktur ama sana çok imreniyorum, basak benide götür diyesim geliyor.
🙂 dostca kal ve teşekkür ederim.
06 Mayıs 2016 Cuma, 11:01 at 11:01
Bak buna sevindim Başakcım. Çöpü kaynağında ayrıştırma bilinci çok önemli.
06 Mayıs 2016 Cuma, 15:51 at 15:51
Sanki tüm hayat sokakta, müzikle beraber kendimi oralarda hissettim sayende 🙂
06 Mayıs 2016 Cuma, 16:28 at 16:28
Gerçekten sokakta hayat var. Vietnamlılar sabah gün doğarken parklarda meydanlarda toplu spor yapıyorlar. Bunu görebilmek için biz de erken kalktık. Zira saat 7’den sonra bu manzarayı görmek mümkün değil çünkü insanlar sabah sporlarını yapıp işlerine gidiyorlar. Bunu Hanoi’ye geçtiğimde fotoğraflarla göstereceğim size 🙂
06 Mayıs 2016 Cuma, 17:34 at 17:34
Basak selam,
Inan o kadar hizli gezmisiz ki senin yazdiklarini okurken cok daha iyi sindiriyorum. Neler gormus neler biriktirmisiz meger…. Senin bakis acinin kattiklari da pastanin kremasi gibi oluyor 😉
Eline diline gozune saglik.
Sevgiler!
23 Mayıs 2016 Pazartesi, 11:22 at 11:22
Ne kadar keyifli:))