Saatler kala…
Saatler kaldı artık gitmeye. Giriş cümlesine bakan da uzaya gidiyorum sanır 🙂 Daha doğrusu yazdıktan sonra bana öyle geldi birden ve güldüm işte 🙂 Neyse ne diyordum, saatler kaldı gitmeye ve sağolsun güle güle demeye gelen, arayan ve yazan arkadaşlar dostlar oldu. Bir arkadaşımın uğurlama yazısına verdiğim yanıtı sizlerle paylaşmak istedim. Aslında dönüşte yazı dizisinin başına koyarım diye düşündüm bir an ama vazgeçtim. Ve saatler kala bilgisayar başındayım… Yazımı paylaşıp gideceğim. Sonra yol boyu düşüneceğim bir konu olacak sanırım ve yazmaya devam edeceğim. Ama gittiğim yer beni neye dönüştürür, bu düşünceler uçar mı kalır mı bilemedim. Onun için işte, yazıyorum…
“Çok az kaldı…
Gittikçe heyecanlanmaya başlıyorum galiba.
Her yolculuk öncesi halim…
İçimde kabaranlar ve benim bastırma çabam…
Check-in den geçene kadar bastırılan bir heyecan.
Check-in sonrası ise gidiyor olmanın mutluluğu.
Hep birşeyleri kaçırma korkum var benim biliyor musunuz? Uçağı, otobüsü, gideceğim yerde yaşanacakları, gittiğimde geride yaşananları… Bir de bir yaşamı kaçırıyor olma korkusunu yaşamak vardır. Ya da bir insanı…
Kimi farkında neleri kaçırdığının ve peşinde koşuyor onu yakalamak için.
Kimi de gözyaşları içinde, çaresizce bakıyor ardından, elleri, kolları ayakları, ağzı, dili bağlı…
Kimi ise farkında bile değil geçip gidenin…
O geçip giden,
bir yaşam
ve o yaşamın içinde bir insan…”
Hoşçakalın…
19 Ekim 2012 Cuma, 10:44 at 10:44
Gule gule 🙂
19 Ekim 2012 Cuma, 10:44 at 10:44
iyi yolculuklar, iyi seyleri kacirmamani dilerim.
19 Ekim 2012 Cuma, 10:50 at 10:50
Güle güle, iyi yolculuklar, bekliyoruz…
19 Ekim 2012 Cuma, 12:08 at 12:08
yolun açık olsun :)))
19 Ekim 2012 Cuma, 12:08 at 12:08
Hayatı, her ne şekilde olursa olsun seninle kesişen birisine ne kadar ayrıcalıklı olduğunu hissettiriyorsun Sevgili Başak…
Aslında ayrıcalıklı olanın sen olduğunu da anlatabiliyorsun…
Biliyor musun seni tanıdığım ilk günden beri, sana bakabilen birisinin,kendisine ayna tuttuğunu görebilir.
Bu hoşçakal yazın da bize tuttuğun bir ayna aslında.
Yine düşünmeye sevkettin beni.
Yine hüzünlendirdin.
Bir armağan ile yolcu edeyim seni, bu armağanı senin hazine sandığın olan Yutmografa emanet ederek.
Gitmeden okur musun bilmem.
Ama dönünce oku lütfen.
Hoşçakal yazın, Mevlana Celalattin Rumi’nin “Bilemezsin” başlıklı şiiri gibi geldi bana…
Dilerim seninle hayatı kesişen herkes ne demek istediğimi anlar.
Sağol Sevgili Başak…
Uğurlar olsun sana….
Bilemezsin,
Sana verecek bir armağanı nasıl aradığımı.
Hiçbir şey içime sinmedi.
Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var,
ya da okyanusa su.
Düşündüğüm her şey doğuya baharat götürmek gibiydi.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok,
çünkü sen zaten onlara sahipsin.
O yüzden sana bir ayna getirdim.
Kendine bak ve beni hatırla.
Mevlana Celalettin Rumi
19 Ekim 2012 Cuma, 12:26 at 12:26
İyi yolculuklar. O geçip giden yaşamın içinde bol bol yaşanmışlıklar…
19 Ekim 2012 Cuma, 14:09 at 14:09
Başak’çım kolumda ve ayak bileğimdeki senden kalan izlere hüzünlenerek bakmama sebep oldu bu mektubun! Lütfen bu izler geçmeden dön. Yeni izler için seni bekliyor olacağım:)))
Hem gökkuşağını özleriz biz.
Sevgiler…
19 Ekim 2012 Cuma, 14:29 at 14:29
Belki uzaya gitmekten daha ötedir senin yolculuğun. Belki de budur seni kendine güldüren, “Zaten kimse anlamaz!” diyerek… Nereye gittiğin değil, nasıl gittiğindir önemli olan: hangi duygularla, hangi hayallerle ve hangi gerçeklerle… Her yol kendine yolculuktur, uzayın derinliklerinden daha da uzaktır belki de… Gördüklerin, hissettiklerin, keşfettiklerin, edindiklerinle yeni bir sen bulursun kendinde bazen sen kadar yakın bazen sen kadar uzak…
Yolun açık, yolculuğun zengin olsun…
19 Ekim 2012 Cuma, 15:11 at 15:11
Ben de bile heyecan var . Senin yerinde olabilmeyi çok isterdim.
Güle güle git, gel. Allah içine sindirsin (burada böyle diyorlar ).
Yazılarını dört gözle bekliyorum.
Yolun açık olsun.
İyi yolculuklar.
Sevgiler
19 Ekim 2012 Cuma, 15:27 at 15:27
Bu tatlı heyecanını seninle konuşarak ve hoşcakal deyip sarılarak paylaşmayı çok isterdim Başak…ancak kontrolü elimde olmayan bu çalışma hayatının çarkları arasında ancak klavyenin çıkardığı “şıkıdı şıkıdı” sesleri arasında duygularımı ifade etme şansını bulabiliyorum 🙁 biliyorumki bize herzaman anlayış göstereceksin, senin gönlün bu kadar geniştir. Gülerek git ve gözünü gönlünü doldurarak gel arkadaşım 🙂
19 Ekim 2012 Cuma, 16:28 at 16:28
okurken içim öyle güzel duygularla doldu ki.. hani içime doğdu derler ya aynen öyle: harika geçecek bu yolculuk!
19 Ekim 2012 Cuma, 18:49 at 18:49
Yolun açık olsun, Tanrı içine sindirsin, iyi yolculuklar. Sevgiler, saygılar.
Mehmet K.
19 Ekim 2012 Cuma, 23:36 at 23:36
Başak’çım sağlıkla git ,güzel anılar güzel yazılar ve fotoğraflarla dön.Yolun açık olsun iyi yolculuklar..
20 Ekim 2012 Cumartesi, 07:54 at 07:54
İyi yolculuklar Başak’cım…Umarım yolculuğun harika ve renkli geçer…Yolun hep açık olsun…Öpüldün kocaman…Yutmi’ciğimi de öp benim için:-)
20 Ekim 2012 Cumartesi, 10:00 at 10:00
Güle güle git ve gel..kendine ve yutmi’ye çok dikkat et oralarda..Heyecanla senin dönüşünü ve yazılarını, yutmi’nin fotoğraflarını bekliyor olacağım 🙂
21 Ekim 2012 Pazar, 00:26 at 00:26
Başakçığım, Sağlıkla git ve dön. Güzel anılar biriktir gittiğin yerlerden ki bizimle paylaştığında gitmiş kadar olalalım her zamanki gibi:).Sevgiyle
22 Ekim 2012 Pazartesi, 13:43 at 13:43
Başakcığım günaydııııın, nasılsın, iyi misin?
Gördükleriniz güzel mi?
“İyi ki gelmişiz..” oldunuz mu?
Yutmoğrafına göz-kulak oluyor; bir ihtiyacı var mı, keyfi yerinde mi diye ara-ara bakıyorum.
Asayiş berkemal, mahalle sakin ve huzurlu. Her şey yolunda, merak etme.
İyi seyirler…
Sevgilerimle.