Bugün ilk defa bir haiku (*) şiiri aldım. Haiku’nun vazgeçilmez bir unsuru da somutluğu ve halihazıra olan bağlantısıdır diyor vikipedi. İlk okuduğum bu haikuyu çok sevdim ve sizlerle de paylaşmak istedim. Bu güzel haiku için Serdar Öztürke’ teşekkür ederim.
kum saati,
döndürsende tersine
zamanı yeni (söz.türk)
Şili’nin askeri diktatörü Augusto Pinochet uluslararası baskılara boyun eğer ve 1988’de kendi başkanlığını referanduma götürme kararı alır. Muhalefet önderleri, ‘Hayır’ kampanyalarını yönetmek üzere Rene Saavedra adında pek iddialı, genç bir reklamcıyla anlaşırlar. Son derece kısıtlı olanaklarına ve diktanın dur durak bilmeyen baskısına rağmen cevval Saavedra ve ekibi oylamayı kazanıp ülkelerini dikta rejiminden kurtarmanın yolunu bulmak üzere cesur bir plan yaparlar. Bu filminde yönetmen Pablo Larraín, Pinochet’yle geçen uzun ve zulüm dolu yılların sona erdiği, generalin iktidardan indiği o benzersiz anı yeniden yaşatıyor. Bu kampanyanın keyifli şarkısını sizlerle paylaşmak istedim. Alt yazısı türkçe olanı bulamadım ama çözmesi çok zor değil inanın 🙂 Darısı başımıza.
“Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise, bir dava uğrunda gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir.”
Wilhelm Stekel
Birkaç ay önce okuduğum bir kitaptan alıntı olan bu cümleyi not etmişim bir kağıda. Bu tip notlarım vardır benim sağda solda, daha çok çalışma masamda… Masamın üstünde durup duru. Bir türlü atamam. Onlar beni, ben onları dürter dururuz. Sonra bir gün gelir, neden dürtüğünü anlayıveririm. Sayfanın devamını oku »
“İnsanı yücelten, yüce duyguların şiddeti değil, süresidir.”
Nietzsche
Fazıl Say’ı seviyorum. Tüm dünyada kabul görmüş, takdir kazanmış sanatı ve sanatçılığı üzerine konuşmak haddimi aşar, çünkü ben yalnızca bir sanatseverim, hepsi o. Bugün Fazıl Say’ın bende bıraktığı izler üzerine yazmak istedim biraz. Bu durup dururken çıkmadı tabii… Hani bu gezi olayları beni twitter üyesi yaptı demiştim ya, işte twitter’da takip ettiğim kişilerden biri de Fazıl Say. Ve dün gönderdiği bir twitte (twiterdan mesaj atmak böyle mi söyleniyor?) “Kumru Ballade” adlı bir eseri vardı. Sayfanın devamını oku »
Bağlamayı eline alışından iki ay sonra babasını yitirince bu telli saza iyice sarılıp, teselli bildi elindekini. O oldu, bir daha da bırakmadı.
Kara, kapkara bir oğlancıktı. Çok zayıf. Elleri giysilerinin içinde kalmış, görünmüyor, giysilerle takım başlığının altında kocaman gözler… Oyuncak bebek gibi.
…
* * *
“İlk konserimi vereceğim. Beş altı gün yokum anne. Çarşamba gecesi yola çıkacağım. Pazartesi dönerim bir değişiklik olmazsa. Masrafımı dernek karşılayacak. İstersen sen de gel. Sayfanın devamını oku »