Yutmi

Van’da saklıymış meğer Ali Paşa’nın öyküsü

Haziran 12 2019

Bugün yolumuz uzun; Van Gölü’nün etrafını dolaşacağız. Tabii ki araçla… :)) İlk durağımız Erciş’teki İncili Kefali yetiştirme alanı. Bu balık tuzlu-sodalı suda yaşayabilen tek balıkmış. Kefal deyince aklınıza bizim kefaller gelmesin. Bu küçücük, en fazla 20cm boyunda. Bu balıklar tuzlu-sodalı Van Gölü’nde yaşarlarmış yaşamasına da üremeye gelince akarsulara giderlermiş. Suyun sıcaklığı akarsularda bu balıkların üremesi için daha uygunmuş. Akıntıya karşı yüzmeye çalışan bu balıklar, bunu başarsa da diğer bir tehlike onları beklemekteymiş; martılar… Sayfanın devamını oku »

Çok romantik bir yolda 7 İbiş

Haziran 10 2019

Bu akşam güneş battıktan hemen sonra gökyüzü pembe-mavi oldu, bulutlar gri-beyaz. …ve ben, benimle yaşıt, benim gibi paslanmış demir balkon korkuluklarını kavradım ve bu güzelliği izlerken içimin nasıl coştuğunu, beni nasıl etkilediğini düşündüm. Böyle modellere romantik diyorlarmış. Eğer gerçekten öyleysem bu yolun tadını çıkarabilirim dedim ve geçtiğimiz hafta, altı, benimle birlikte yedi “ibiş”le birlikte Almanya’daki “Romantik Yol”a gittim.

Neden mi ibiş? :))) Yazıyı okuyup fotoğraflara baktıkça anlarsınız bence. :))) Yeter ki sonunda bana içinde “neden” sözcüğü geçen sorular sormayın. :))) Sayfanın devamını oku »

İbrahim Balaban’a…

Haziran 09 2019

 

 

Ah Tamaraaa ahhh Tamraaa

Mayıs 31 2019

Bugün Selmin’in dediği gibi; ah Tamra, aaah Tamaraaaa diye diye Akdamar Adası’na gideceğiz. Bu ada Gevaş ilçesi sınırları içinde. Yol boyunca yine en çok büyüleyen Artos Dağları oldu. Tepelerindeki yer yer erimiş karlar, yarattığı siyah beyaz kontrastı ile onu benim gözümde çok daha fazla çekici kılıyordu. Yolumuzun üzerindeki Halime Hatun Türbesi, etrafındaki antik mezarlık ve İzzettin Şir Camii’ni de gezdikten sonra sıra geldi Akdamar Adası’na. Sayfanın devamını oku »

Van’a yolculuk

Mayıs 29 2019

Van’a ilk seyahatim. Van’a yolculuk… Vurgusu sanki aya yolculuk der gibi değil mi? Belki de bende öyle bir çağrışım yaratıyordur. Zira öyle bir kaç şey gördüm ki aya gitsem beni ancak o kadar şaşırtırdı herhalde. Küçük havaalanı beni şaşırtmadı. Küçük ama düzenli göründü gözüme. Bununla birlikte konaklayacağımız otele geldiğimizde yüzüme manalı manasız bir sırıtış yerleşti. İşte şimdi şaşırmaya başlamıştım. Kahkahalarla gülmek geliyordu içimden ama yakışık almaz deyip bastırıyordum. Üstelik Ankara’da ya da başka büyük şehirlerde de buna benzer hatta bin beter ne manzaralar var… İstanbul’da olsa bir nebze daha anlaşılabilir belki hani Bizans dönemi ile ilişkilendirmek açısından filan… ama içiiii, dışıııı… sanırım mesleğin getirdiği bir bakış açısı olsa gerek gördüklerim karşısındaki duygularımı kontrol etmekte zorlandım. Bari buraya yazayım da kafaya takmaktan kurtulayım dedim. Sayfanın devamını oku »