Modern Folk Üçlüsü
Dün akşam evimde çok özel konuklarım vardı. O kadar kalabalık, o kadar ağır misafirlerdi ki heyecandan yerimde duramıyordum. Gece saat 00.15’de evimi renk, neşe ve müzikle doldurdular.
Onlar, Modern Folk Üçlüsü idi. Daha dün akşam Nesrin ile onlarla ilgi konuşurken, gecenin bir yarısı onları karşımda görmek beni çok heyecanlandırdı. Yalnızca Modern Folk Üçlüsü mü, daha kimler yoktu ki konuklarımın arasında; Hıncal Uluç teker teker sahneye davet etti üçlüyü. Esin Afşar “Yoh yoh” dedi o en zarif hali ile. Tekin Tekindor, eskinin çocuk programlarının heyecanını getirmiş beraberinde , Ali ile Veli şarkısının sunumunu o yaptı. Ali ile Veli ne kadar eski bir parça. Ama onlar söyledikçe hatırladım, hatırladıkça ben de katıldım şarkıya.
Nasıl bir heyecan, nasıl bir mutluluk, nasıl bir coşku seli yaşanıyordu evimde anlatamam. Kendimi konser verilen salonda hissedebilmek için ilk defa televizyonun sesini standartlarımın üstüne getirmiştim. Ah dedim bir de yanımda benimle bu coşkuyu yaşabilecek dostlarım, arkadaşlarım olsaydı şimdi. Fatoş’umun kulağını çınlattım ama kıyamam uyuyordur şimdi diye arayamadım. Uyumamış olabileceğini düşündüğüm iki arkadaşıma mesaj attım yalnızca.
Neyse ben konsere döneyim yine. Bir diğer sunucu Mehmet Ali Birand idi. Hıncal, Birand ve Modern Folk Üçlüsü aynı dönemin çocukları olduğundan, okul arkadaşlığına dayanan da bir geçmişleri var anladığım kadarıyla. Birand sahneye Timur Selçuk’u davet etti. Ve işte o en çok sevdiğim şarkısı çalmaya başladı. Sözleri Faruk Nafız Çamlıbel’e ait olan bu şarkıyı size gönderiyorum Asuman Abla, Reşat Abi. Ne çok seversiniz siz bunu;
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi
Pencereler kapandı kapılar sürmelendi
Bir kömür dumanıyla tütsülendi akşamlar,
Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar
Yuvamı çiçekledim sen bir meleksin diye
Yollarını bekledim görüneceksin diye
Senin için kandiller tutuştu kendisinden
Resmine sürme çektim kandillerin isinden
Saksıda incilendi yapraklar senin için
Söylendi gelmez diye uzaklar senin için
Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle
Saatler gecemin geçti cenazesiyle
Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü
Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü..
Heyecandan çıldırmış gibiydim. Bir taraftan onlarla birlikte şarkıya eşlik ediyor, bir taratan deliler gibi dans ediyordum. Bu arada bir de gözlerimden süzülen yaşlarla boğuşuyordum. Ben çok güzel şeyler karşısında çok heyecanlandığımda ağlarım.
Her gelen şarkının öncesinde ne anılar ne sohbetler…. Annem ’in TRT de çalıştığı dönemler aklıma geliyor hep. Dost sofralarında yapılan o tadına doyum olmaz sohbetler, anılar…… Hepsi film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden.
Her şarkının arkasından ben de alkışladım, öpücükler gönderdim belki aşıp da gider televizyonun ekranından da ulaşır onlara diye…
Nuket Duru ile birlikte takaları seyrettik allı yeşilli. Bom bili bili bili bom’la danslar ettik. Atatürk’ün 1934’de Meclis nutkunda, müzik ile ilgili düşündüklerini, Kerim Afşar ‘ın sesinden dinledik hep birlikte. Diken diken oldu tüylerimiz bir kez daha. Türk musikisinden bir bukle ile süsledik anısını Ata’mızın…
Saat gece yarısını bir hayli geçmişti. Sıcak bir yana, gecenin karanlığına inat, bir fener alayı ışıltısı yaşanıyordu Eser sitesi D1/17’de. Derken bir kanun sesi delip geçti gecenin sessizliğini;
“Gel ey denizin nazlı kızı nuş-i şarab et
Çık sahile gel sinede bir âlem-i âb et
Mestane bakışlarla beni mest-ü harab et
Çık sahile gel sinede bir âlem-i âb et”
Bilenleriniz var mı bu şarkıyı? Nazmi Bey siz kesin biliyorsunuzdur. Ben ilk defa dinledim ama ne hoş ne zarif bir parça….. Modern Folk Üçlüsü’ün çok sesli yorumu ile daha da hoştu sanki.
Durul Gence katıldı daha sonra aramıza. Nasıl mütevazı bir insan ve nasıl sıcacık duygularla konuştu Modern Folk Üçlüsü hakkında. İnsan olmanın ne olduğunu bir kez daha hatırlattı bizlere. Ve geçti timpanisinin başına muhteşem bir ziyafet sundu bize yaptı solo ile….
Hep birlikte coşmaya devam ediyorduk. Evet işte bu;
“Kız sen geldin Çerkeş’ten
Pek güzelsin herkesten
Farkın yoktur billahi
Lepiska saçlı çerkezden
Annen baban işte bunu bilmezler
Kız seni beylere vermezler”
Onlar çaldı ben söyledim, onlar söyledi ben oynadım. Sabaha doğru hızla ilerliyordu zaman ve ben bu konser bitmesin diye çıldırıyordum… Muhteşem bir orkestrasyon, inanılmaz keyifli parçalar, çok özel konuklar…
Modern Folk Üçlüsü’nün 35.yılını doldurduğunu, 37 ülke, 75 kentte konser verdiğini, 300’ün üzerinde radyo ve televizyon programına katıldığını anlatıyordu Bülent Özveren. Ve bu birliktelikleri hiç bozulmasın derken biraz da buruk, kurduğu bu güzel cümlelerin ardından nasıl anons edeceğini bilemez bir halde takdim etti “Ayrılık” şarkısını. Meğer konserin sonuna geliyormuşuz. Ama böyle güzel birlikteliklerin ardından, ayrılığı söylemek de yaşamak kadar buruk bir tat bırakıyor insanın ağzında…
Onlar da böyle düşünmüş olsalar gerek ki final şarkısını hep birlikte söyleyebilecekleri neşeli bir şarkıdan seçmişler;
“Leblebi koydum tasa kız annem,
Doldurdum basa basa kız annem de
Doldurdum basa basa basa kız annem
Benim yarim çok güzel kız annem
Azıcık boydan kısa kız annem de
Azıcık boydan kısa kız annem.
Hop ninnayı ninnayı kız annem de
Gel oynayı oynayı kız annem,
……..”
Dün akşamki konseri kaç arkadaşım izleme şansı buldu bilemiyorum ama çok geç bir saate konmuştu ve muhtemelen çoğunuz izleyemediniz. Sizlerle dün geceki bu güzel konseri paylaşmak istedim. Hani eve gelen o leziz pastadan, ertesi gün göreceğiniz, çok sevdiğiniz arkadaşınıza da bir parça ayırırsınız ya o da yesin diye; işte bende öyle bir duyguyla aktarmaya çalıştım dün geceyiz sizlere. Benim duyduğum heyecanı duyabildiniz mi bilemiyorum ama ben elimden ve kalemimden geldiğince sizlere yaşatmaya çalıştım dün geceyi. Dilerim böyle bir konseri bir başka sefer, hep birlikte ve yerinde izleme fırsatı buluruz.
Modern Folk Üçlüsü, dün gece, dostlarıyla, sevdikleri ve sevenleriyle, birlikteliklerinin 35.yıldönümünü kutladı. Dilerim dünyada böylesi güzel birliktelikler çoğalsın ve daha nice 35.yıllar kutlansın.
İyi ki doğdun Modern Folk Üçlüsü,
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN!
Sevgiler,
Basak