mimoza çiçeği…
Mart
17
2014
Bu mimozalar, bugün bizimle olan, olamayan tüm güzel insanlar için…
Ve bu şarkılar…
Bu yazı
17 Mart 2014 Pazartesi günü Fotoğraf, Müzik bölümünde yayınlandı.
Bu yazıya gelen yorumları RSS 2.0 beslemesinden izleyebilirsiniz.
17 Mart 2014 Pazartesi, 12:24 at 12:24
“iki rayı gibiyiz bir tren yolunun,
yakın olması neyi değiştirir son istasyonun,
çünkü raylar asla kavuşmaz,
biliyorum,
bu şarkıyı sana hediye ediyorum.”
17 Mart 2014 Pazartesi, 12:52 at 12:52
Bahar gelmiş de geçiyor neredeyse….Mavi fonda çok güzel birleştirmişsin Başakcığım, aklına sağlık.
Geçen yıl Nisan ayı başlarında Muğla sahillerindeydik, keşke daha erken gelseymişiz demiştim.
Mimosa pudica; ince, narin, zarif ve bir o kadar duyarlı..
Hoyratları sevmez. Kabalık edene küser.
Sevecekseniz, Sarı Mimozam diye sevin,
https://www.youtube.com/watch?v=21j_Rcx-Zj4
17 Mart 2014 Pazartesi, 13:07 at 13:07
marazi bir hıçkırıkla
dizilir boğazına hasreti ayrılığın
ben sırtına vururum
tüm özlemini akşamların…
zamanlarını çekerim bilfiil
elimde hep mişli geçmiş bir karanfil
kokusu bedenime sinmiş
elimde değil…
17 Mart 2014 Pazartesi, 14:06 at 14:06
Bu bahar için ümitliyim,
Çemberin dışına çıkıp
Seninle fotoğraf çekmeliyim ,
Şantiyede ekler açılmıyor
Mimozalar eşliğinde hayal etmeliyim:)
17 Mart 2014 Pazartesi, 14:23 at 14:23
ne gözel duygular yaşadım bre, harika, pek yahşi 🙂 gök
18 Mart 2014 Salı, 09:59 at 09:59
Çocukluğumda Erdek’te Lalezar hanım’ın evine annemle gitmeyi çok severdim. Evin içinde fıskıyeli bir havuz ve havuzun zarif mermerinin çevresinde minik tabaklara konmuş mimoza çiçeklerinin nefis kokusu olurdu. Herşey ne güzeldi…Ne oldu da tüm bunlardan uzaklaştık ve bahçeli dahi olsa betonlara tıkıldık kaldık. Teşekkürler anılarımı canlandırdığınız ve güzellikleri paylaştığınız için. Sevgilerimle…
18 Mart 2014 Salı, 10:23 at 10:23
Sevgili Bilge,
🙂 Sizi bir süreliğine bile o güzelliklerle buluşturabildiysem ne mutlu bana…
Ne oldu da tüm bunlardan uzaklaştık, nasıl ve ne zaman oldu???
Hayat hızlandı, hedefler çoğaldı, başarı ve güç kavramları değişti, paylaşım azaldı ve sevgi sözcüklerde, telefonların tuşunda, bilgisayar ekranlarında kaldı sanki…
Eskiden orta gelirli bir ailede kardeşler bir odayı paylaşırken, şimdi misafir odalı villalar statü göstergesi haline geldi. Eskiden sevdiklerimizden haber almak mutlulukken, artık herkesin nerede ne yediğinden bile haberdarız ve bunu paylaşmak olarak görüyoruz.
Ve keşke tüm sıkışmışlığımız bu beton yığınları arasına olsa… Yaşamlarının içinde sıkışmış kalmış öyle çok insan görünüyorum ki… Mış gibi yaşarken, sevgiden, sevmekten, sevilmekten korkan…
Umarım o güzel mimozaların ardından canınızı sıkmadım. Yazdıklarınız çok içten geldi, ben de size içimi dökmek istedim. Güneş ısıtsın içimizi ve parlatsın gözlerimizi… 🙂
Hadi güne devam…
20 Temmuz 2015 Pazartesi, 17:41 at 17:41
Fotograflardan aldim. Cok tesekkur ederim tam mimoza ve deniz manzarasi ariyordum sonunda burda buldum. Mersiiiii