madem öyle…
Ağustos
13
2014
…
içelim,
madem ne bardağımız kırık,
madem ne sürahimiz boş
bir gün ikimizden birimiz
içmek veya doldurmak için
burada olmayabiliriz.
Orhan Veli Kanık / Varlık 1937
13 Ağustos 2014 Çarşamba, 09:46 at 09:46
Mutlu Yıllar
Bu gün dünyayı istediğin bir renge boya
Rengârenk batan günü al karşına
Bir renk de kendinden kat
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak
Kapat gözlerini bir hikâye yarat
Vazgeçme hissedilir biraz da sıcaklığını kat
Kalbindeki elleri bırakma sıkıca tut
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama
Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana
Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana …
Can Yücel
13 Ağustos 2014 Çarşamba, 10:08 at 10:08
Dilimin sınırları, dünyamın sınırları demiş Wittgenstein… Bir süredir bunu düşünüp duruyorum. Hepimizin dili farklı gerçekten de. Kullandığımız sözcükler aynı olsa bile kimi zaman yüklediğimiz anlamlar farklı. Ve birbirimizin dilinden ne kadar anlıyorsak, birbirimzin dünyasına da o kadar girebiliyoruz sanırım.
Teşekkür ederim Berna’cım, dünyama gelip, yüreğime dokunduğun ve bunu “mış” gibi yapmadığın için tüm kalbimle teşekkür ederim.
16 Ağustos 2014 Cumartesi, 00:03 at 00:03
Kavga için harcadığımız zaman ve emeği sevmek için harcasak
hayatlarımız nasıl olurdu?
Hayal işte…