Hindistan’da Renklerin Festivali HOLI !
Yurt dışı seyahatlerimde genellikle şans benimledir. Bu sefer de öyle oldu ve Hindistan’da renklerin festivaline; HOLI’ye denk geldik. Baharın gelişini kutlayan bu festivalde boyalar hava uçuşuyor, sokaklar içinde boya olan su tabancalı insanlarla doluyor ve her an her yerden bir saldırıya uğrama olasılığınız var. Holi’de kullanılan boyalar toz boya. Toz boyaları yakaladıklarının yüzüne, kafasına, üstüne, nereye denk gelirse sürüyorlar. Ya da içi boya dolu su tabancaları kullandıkları gibi içi boya dolu baloncuklarla da saldırabiliyorlar. Bu baloncuklarla bir kaç gün önce Rishikesh’de bir saldırıya uğrayıp ucuz atlatmıştık. Ben Zafer Abiye “nasıl olur daha Holi zamanı değil” dediğimde; bana Holi’nin bir hafta öncesinden ufak ufak başlayabileceğini, çocuklar tarafından böyle ufak saldırılar olabileceğini söylemişti. Sanmayın ki bu bayramda yalnız çocuklar eğleniyor 🙂 Kadını erkeği, genci yaşlısı herkes bu bayrama katılıyor. Ama ben en çok erkekleri gördüm sokaklarda. Ve ertesi günlerde ellerinden yüzlerinde boyalar çıkmamış yine delikanlılardı 🙂 …
Holi’nin olduğu gün, biz, trenle Amritsar’dan Jaipur’a geçmiştik. Trende üzerimize gözden çıkarttığımız giysilerimizi giydik ki herhangi bir saldırıda ay üstüm başım kirlendi demeyelim 🙂 Çünkü boyalar yıkanınca çıkmıyor. Hatta biz Oya ile işi abartıp, trende kullandığımız nevresimlerin içine girdik, öyle çıktık istasyondan. Yanımızda getirdiğimiz çöp torbalarını bavullarımıza geçirdik. Çok mu abarttık!? Yok canım olur mu. Tren istasyonundan otele motorlu rikşa ile gideceğiz. Bu da açık hedef olacağız demek 🙂
Bu arada Yutmoğraf’ım kıpır kıpır. Nasıl heyecanlı… Bir taraftan etrafta olup biteni yutmak için can atıyor, diğer taraftan bir su tabancasına hedef olmaktan ödü kopuyor. Zaten Hindistan onu şaşkına çevirdi. Bir an için elimi bırakmadı. Kimi zaman bana sarıldı bırakmadı, kimi zaman beni çekiştirdi arkasından koşturdu. Şimdi de benimle birlikte nevresimin içine saklandı ama bir gözü de dışarıda. Otele giderken gözlerimize inanamadık. O korkunç trafikten eser yoktu. Caddeler bomboş. Etrafta dolaşan üç beş kişi Picasso’nun tablolarından fırlamış gibi 🙂
Aslında ben içten içe bir saldırı görmek istedim ama yutmoğrafıma bir zarar gelmesinden de endişe ediyordum. Neyseki sağ salim otele ulaşmayı başardık. Otelin bahçe kapısından geçince bahçede bir eğlence düzenlemiş olduğunu gördük. Hint müziği eşliğinde yerel kıyafetleriyle iki Hintli kadın dans ediyorlardı. Otel müşterileri dışarıdaki curcunadan uzak, başlarına geleceklerden habersiz, otelin koruması altında eğleniyorlardı. Dansçı kızlar danslarıyla herkesi kıvama getirdikten sonra tepsi tepsi boyalar gelmeye başladı. Önceleri masum dokunuşlarla başlayan boyama işi birden bire çığırından çıktı ve otelin bahçesinde boyalar havalarda uçuşmaya başladı. Yutmoğraf’ım çığlık çığlığa… Nasıl eğleniyor. Ben de onun eğlenmesini bu keyifli ortamı kaçırmamasını istiyorum ama bu arada elimden geldiğince onu boyalardan korumaya çalışıyorum. Yine de tüm çabalarıma rağmen Yutmoğrafım da ben de Holi’den nasibimizi aldık. Benim ensemden aşağı mor boyaları boca ettiler. Tam adamın biri beni yakalamış elindeki tepside bulunan sarı boyayı yüzüme geçirecekken ben tepsiye alttan bir vurdum, tepsi adamın yüzüne yapıştı. Ben de ondan sonra otelin içine kaçtım. Yutmoğraf mı? Tam bunlar olurken onu t-shirtümden içeri attım. Yine de o bile boyadan nasibini aldı. Neyse ki fazla zarar görmeden paçayı kurtardık.
Kimi neyi yutacağını şaşırdı. En çok sokak kutlamalarından gelen bir aile ile ilgilendi. 3-4 yaşlarındaki sarışın küçük kızları dahil annenin de babanın da boyanmamış yerleri kalmamıştı. Yutmoğraf’ın tüm gezi boyunca en çok aklının kaldığı bölüm bu bölüm oldu. Renkleri gördükçe çıldırdı. Daha kimbilir neler yutabileceğini düşündükçe çıldırdı çıldırdı… Zaten Holi’den sonra 3 gün boyunca Holi dedi başka bir şey demedi. Neymiş efendim boya tepsilerini çekmemişmişiz, sokağa çıkmamışmışız… Yine de ben en az hasarla Holi’yi atlattığımıza şükrediyorum 🙂
27 Mart 2012 Salı, 09:18 at 09:18
Eeeee nerde sizin carsafli, boyali fotograflariniz. Lutfenn Basak’cim onlari da gormek istiyoruz. Hadi varsa onlari da paylas 🙂 Renkli paintball savasi gibi olmus kutlamalar…
27 Mart 2012 Salı, 09:36 at 09:36
Tam da Ankara’ya bahar gelmeye çalışırken iyi oldu bu yazı 🙂 Çok güzel kareler yakalamışsın (özellikle dansçı kadın) Başakçım ve çok güzel anlatmışsın. Sanırım Yutmoğraf’ın kendini tıka basa doyurduğu an, bu an olmuş! Arada kendini de küçücük bir parça olsun katmışsın fotoğrafa; ancak bakıyorum da herkes boyalı ama sen gayet steril görünüyorsun!!! Evet, senin de boyalı fotolarını bekliyoruz 🙂 Hem bunlar, otelin bahçesindeki kutlamalar; ya sokaklardaki, günlük hayatın yaşandığı yerlerdeki kutlamalar ve boyalar nerdeeee? 🙂 Eminim çok keyifli olmuştur. Ben ramak kala kaçırdım Holi’yi ama sonra keşke kaçırmasaymışım diye de çok hayıflandım…Varsın üstüm başım her yanım batsın, o eğlence hakkaten kaçırılmazmış 🙂
27 Mart 2012 Salı, 09:50 at 09:50
Bunu hic bilmiyordum! Orda gorunmez kadin olarak dolasmak isterdim. :-)) Tabii biraz renklenmek de fena olmazdı ama… :-))
27 Mart 2012 Salı, 10:02 at 10:02
keyifli bir gezi olacağını umuyordum ama bu kadarı benim için sürpriz oldu çok eğlendiğiniz belli yolumun düşmesini isteyeceğim yerlerden biri daha belli oldu yazıların ve fotoğrafların sürmesini bekliyoruz.
sevgiler
27 Mart 2012 Salı, 10:10 at 10:10
Süper :)) Yazı muhteşem, fotograflar muhteşem, bakarken bile insanın içini kıpır kıpır mutluluk sarıyor 🙂 Peki nerede sizin boyalı resimleriniz? :))
27 Mart 2012 Salı, 10:55 at 10:55
Yaaaa… Başak yaaaa!..
Ne şans bizimki be! (Oya ile ben tabii ki…)
Sen biraz temizlenmek, biraz dinlenmek için odaya çık bütün şamata o arada gerçekleşsin!.. Pes doğrusu!.. Gerçi makineyi savaş saldırılarından korumuş olmam bir teselli ama… Eh, kaçırmamak ta hoş olurdu…
Ben bendeki fotoğraflara daha doğru dürüst bakamadım dersen inanır mısın!..
Bu ay bitmeden bir elden geçirmem gerek!..
Sema’nın dediği ne kadar doğru… Ben niye sizin o komik hallerinizi görüntülemedim ki!?!?!?
Belki görüntülemişimdir…
Bakacağız artık…
27 Mart 2012 Salı, 12:51 at 12:51
Çok çılgınca bir eğlenme şekli, açıkcası orda olsaydım kaçar ve uzaktan izlerdim senin gibi 🙂 fotoğraf için iyi malzeme, renkler ve güler yüzler harika. hayatında böyle renkli ve güler yüzlü olsun başakcım.
27 Mart 2012 Salı, 12:56 at 12:56
Renklerle dans etmek gibi… Tam sana göre: ışık ve renkler… Ne kadar heyecanlandığınızı (Başak ve yutmograf) anlayabiliyorum… Ellerinize sağlık:-)
27 Mart 2012 Salı, 13:52 at 13:52
Başak’çım küçük kıza özellikle bayıldım:) Bu arada ilgini çekeceğini düşündüğüm bir kitapla ilgili bir yazı gönderiyorum. Kitabı ben de merak ettim, hadi birlikte okuyalım!
http://www.atillabirkiye.com/icerik-bilinmez-bir-yolun-izinde.html
27 Mart 2012 Salı, 14:14 at 14:14
Başak’cığm
Gerçekten süperrrrrr…..
Renk cümbüşü kocacığımın dediği gibi kaçırdık bu faslı sadece sonuna yetiştik. Senin sayende yaşamış olduk.
Eline koluna sağlık. Muhteşem görüntüler ve muhteşem anlatım tebrikler arkadaşım.
27 Mart 2012 Salı, 15:44 at 15:44
Basak Hocam , paylasımınız icin tesekkur , guzel bir mola veriyoruz sayende
27 Mart 2012 Salı, 16:07 at 16:07
Başakk , ne güzeller :))) iyi yakalamıssın
Rengarenk ne hoşş , bence her yaştan insanın bu çoşkuyu yaşaması ne güzel.
sen kaçmışsın oyun bozanlık yapmışsın :)))
Ben orada olsam o festivale katılırdım :))
O küçük kızı çok sevdim , ne tatlı yaratık ooo……..
devamını bekliyoruz 🙂
27 Mart 2012 Salı, 22:25 at 22:25
Başak;
Tek kelimeyle harika fotoğraflar bunlar.
Yurtdışında yanından eksik olmayan şans meleklerin hayatın boyunca her ülkede hep yanında olsun…
Tamer
28 Mart 2012 Çarşamba, 00:03 at 00:03
Gerçekten de gezinin en keyifli bölümünü okudunuz 🙂 Bu arada benim boyalı ve çarşaflı 🙂 fotoğraflarımı görmek istiyorsunuz, haklısınız… İnanın ben de çok istiyorum. Belki grup arkadaşlarım bu yazılanları görür de fotoğrafları gönderirler 🙂
Bu arada bu heyecanları benimle ve Yutmoğraf’ımla paylaştığınız için hepinize çok teşekkür ederim. Her seferinde yeniden ve sanki bir de sizlerle oraları görmüş gibi hissediyorum ve bu çok hoşuma gidiyor 🙂
28 Mart 2012 Çarşamba, 10:48 at 10:48
Profesyonelleri kıskandıracak kareler yakalamışsın, kutlarım. Renk var, hareket var, yüzlerde insanlık halleri, hem de insanlığın en hoş halleri var…daha ne olsun? Şans, her yerde seninle olsun.
Sevgilerimle,
Servet
29 Mart 2012 Perşembe, 08:56 at 08:56
bu bölüm yutmograf için kesinlikle en keyif verici bölüm olmuş, ne de olsaen çok sevdiği şey renk cümbüşü. böyle bir fırsatı bir daha ne zaman yakalaya bilir ki 🙂
29 Mart 2012 Perşembe, 21:40 at 21:40
Başak birkaç defa belgesellerde
izlemiştim cok ilginc bir kutlama pek de keyifli, yaşaması daha da eylencelidr..Ne gözelmiş, ben de orada olmak-boyanmak isterdim 🙂
ama o boyaların cıkmayışı katılmak isteyenleri caydırıyor sanırım…
27 Mart 2014 Perşembe, 21:44 at 21:44
HOLİ de kullanılan toz boyaları türkiye de nerde bulabiliriz ? bilgisi olan var mı ?
28 Mart 2014 Cuma, 09:25 at 09:25
Gökkuşağının altından geçmek gibi:)) Sabah sabah nasıl iyi geldi. Sağolasın Başak:))
28 Mart 2014 Cuma, 09:29 at 09:29
🙂 Şeniz’im bana değil -her ne kadar ben tanımasam da- mami’ye teşekkür edelim, zira onun bu sorusu bizi tekrar Hindistan’a götürdü :)))