Harikalar Diyarı Belize
Geçen gün Dido sordu “Orta Amerika yazılarına devam etmeyecek misin?” diye. Edeceğim tabii ama Mardin üzerinden gidince yol daha da uzadı ister istemez… Hem arada memleket havası da solumak iyi gelir diye düşünmüştüm. O yetmiyormuş gibi bir de Ka girdi hayatıma şimdi… Tabii olacağı buydu biri bitmeden bir diğerine başlarsa insan ne olur… Orta Amerika için biraz da notlarıma güveniyordum aslında. Her neyse uzatmayayım bu sabah Orta Amerika yazılarımı toparlama kararıyla uyandım güne. Güneş de var!! Oh daha ne isterim. Mardin mi? Ona da devam edeceğim. Bir ondan bir ondan artık duruma göre…
Bugün Belize’ye gideceğiz ve ben kara kara onu düşünüyorum çünkü Belize ile ilgili bir tek Blue Hole’u yazmışım. Başka tek satır yok notlarımda ama fotoğraflar var allahtan…
Önce bir Blue Hole yazısını okumamış olan ve merak edenler olursa diye onun linkini ekleyelim. -Bana göre bu gezinin en canlı ve heyecanlı anısı ve yazısı bu olmuştu- Sonra da tekrar başa dönüp, ilk önce Belize sınırını geçerek ülkeye girelim 🙂
https://www.yutmografim.com/blue-holee-vahset-ve-macera-dolu-bir-dalis/
Guatemala’dan Honduras’a, Honduras’dan Guatemala’ya geçmiştik. Şimdi de Belize’ye devam ediyoruz. Belize, Meksika, Guatemala ve Karaip denizi arasında kalan küçük bir ülke. 1973’e kadar İngiliz Honduras’ı olarak bilinen ülke 1981’de bağımsızlığını ilan etmiş. Bu ülke küçücük küçük olmasına ama oldukça da eğlenceli. Bunu fotoğraflardan da anlayacaksınız zaten. Bana göre onu özel kılan diğer bir şey de Belize’nin bir dalış merkezi olması.
Belize’ye girişimiz çok kolay oldu. Yürüyerek geçtik sınırı. Yanda sınır fotoğraflarını görüyorsunuz. Belize’ye girer girmez otele gitmedik tabii (otel dediğin nedir ki, yalnızca yatmak için 🙂 ) Belizeli rehber bizi önce Karakol’a, sonra da eğlenceye götürdü 🙂
Karakol da bir Maya tapınağı. Bu sefer Piramit’e tırmandık. Şimdi siz de tırmanacaksınız ama tek fark bizim kadar terlemeden 🙂 Sıcak ve nem burada da devam ediyordu. Bu sıcağın ve nemin beni bu kadar etkileyeceğini hiç tahmin etmemiştim ama bu ülke öyle eğlenceliydi ki bunlar solda sıfır kaldı.
Önce Karakol’a (doğrusu Caracol) gidelim, oradan şambrellerle küçük bir nehir gezintisi yapıp mağaralardan geçelim, Belize Hayvanat Bahçesi’ni ziyaret edip, Belize sokaklarında dolaşalım ister misiniz? Buyurunuz o zaman;
Karakol’a gitmeden önce, bizi gezdirecek rehberin ofisine uğruyoruz. Oradaki küçük molada, rehber bizden mayolarımızı yanımıza almamızı veya içimize giymemizi söylüyor. Karakol’dan sonra yapılacak nehir aktivitesi için gerekiyormuş. Herkesin bavulları, seyahat ettiğimiz sprinter’ın arkasına takılı olan kapalı remorkta duruyor. Rehberin çalıştığı şirketin bahçesine yayılıp bavullardan mayo havlu filan çıkartıyoruz. Aslında bununla ilgili elimde şahane bir fotoğraf var ama Sait Bey’den korkumdan yayınlamayacağım 😛 Bu arada yanlarda gördüğünüz evler, bu vatandaşların ofisi 🙂 Karakol’a varmak için oldukça bozuk yollardan geçiyoruz. Yol o kadar uzun sürüyor ki, biraz da moralimiz bozuluyor. Neyse ki rehberimiz çok hem de çoook rahat 🙂 Karakol’a vardığımızda ise tüm o bozuk yolları filan unutuyoruz. Hele ki o muhteşem bitki örtüsü ve ağaçlar… Fazlı buralar rahatı kaçmış ağaçlarla dolu hem de şiirdeki anlamıyla… 🙂
Gezinin şambrelli kısmıda çok komikti aslında. Gezinin bu bölümünde, mağaraların içinden geçeceğimiz bir nehir turu var. Bizi önce bir tesise götürdüler. Burada hepimize birer şambrel, yanında kask, kafa feneri ve can yeleği vardiler. Bunların hepsi elimizde yaklaşık yarım saat belki daha fazla yürüdük ve sonuçta geldiğimiz yer görüntü olarak muhteşemdi. Bizi 5’er, 6’şar kişilik grulara ayırdılar ve üzerine oturduğumuz şambrelleri de birbirine bağladılar. Biz oldukça heyecanlıydık. Bakalım bu nehirde bizi nasıl bir macera bekliyordu. Nehrin hafif akıntısında ilerlemeye başaldık ve bir mağaraya girdik. Mağara oldukça karanlıktı. Bununla birlikte su da sakindi. Hatta grubun önündeki adam bizi çekiyordu. Biz de mağaradan sonra heyecan başlayacak diye bekliyoruz. Eee bu kadar güvenlik önlemi filan… Herhalde biryerlerde su hızlanacak. Eminim siz de şimdi bekliyorsunuz bu Başak şimdi nasıl bir macera yaşıyacak diye… Hiç beklemeyin çünkü su filan hızlanmadı. Kendimi çocuk havuzana simitle sokulmuş, yetmezmiş gibi bir de koluma kolluk takılmış çocuk gibi hissettim. Onca hengame bunun içinmiymiş bile dedim ne yalan söyleyeyim 🙂 Yine de şimdiye kadar hiç yaşamadığım bir şey yaşadığım kesin.
Belize’ye ait size gösterebileceğim son şey, hayvanat bahçesindeki bu kuş ve daha sonra ana kadardan ayrılıp rengarenk sokaklarıyla San Pedro adasına gideceğiz. Hatırlarsanız Blue Hole yazımda bahsermiştim. Hani Belize’ye denizden 1,5 saat uzaklıktaki sevimli ada. Yutmi’nin yemek üstü tatlısı demek daha doğru olur sanırım 🙂
Artık erken yatmak lazım. Yarın sabah Meksika’ya geçeceğiz.
15 Aralık 2013 Pazar, 12:14 at 12:14
Başakcığım burada yaşayan insanların sözlüğünde, stres kelimesi yoktur sanırım.
Fener ve telsiz kulesi ne çirkin değil mi?
Teşekkürler, sevgiler.
16 Aralık 2013 Pazartesi, 12:56 at 12:56
Ahh o gemide ben de olsaydım :-)) gk
16 Aralık 2013 Pazartesi, 18:13 at 18:13
Şıkkıdı oynamalık bu parça eşliğinde bu fotoğraflar bizim evde de güneş açtırdı valla sağol. İçim açıldı oh!
17 Aralık 2013 Salı, 18:01 at 18:01
Merhaba,
Merakımı mazur görün, resmi tatil ya da benzeri nedenden ötürü iş yerleri kapalı mıydı?
Daha önceki yazıların resimlerinde yerel halk da vardı,bunda pek göremedim temadan mı kaynaklanıyor?
Hayranlıkla takibinizdeyim 🙂
18 Aralık 2013 Çarşamba, 00:49 at 00:49
Merhaba sevgili Seval,
Haklısınız, gerçekten de bu sefer fotoğraflarda insan yok ve işin komiği ben de bunun farkına şimdi vardım. Resmi tatil filan yok ama biz o sabah yola çıkmadan çekilmiş fotoğraflar bunlar. Yani sabah erken saatlerde… Zaten öyle çok yer değiştirdik ve öyle erken saatlerde yollara döküldük ki, böyle insansız fotoğraflar daha sonra da çıkacaktır karşımıza 🙂
20 Aralık 2013 Cuma, 19:04 at 19:04
ba-yıl-dımmm :))