Yutmi

Guatemala’da ilk durak Antigua

Kasım 07 2013

Oda arkadaşım Nigar’la anlaşıp saatlerimizi sabah 6’ya kurduk. O da benim gibi erkenciymiş. Buna ikimiz de çok sevindik zira yatak odamızın kapısı öyle alengirli ki uyku saatleri birbirine uymayan iki kişi, çok büyük problem yaşayabilir. Sabah ikimiz de saatten önce uyandık. Işık kapalı sohbet ederken öğrendim Nigar’ın annesiyle babasının da gezgin olduğunu, Nigar’ın kırkın üzerinde ülkeyi gezdiğini… Guatemala’da güneş sabah 6 gibi doğuyor. Biz odadan saat 6:20 gibi çıktık. Boş sokaklarda yürümeye başladık. Bizim otelimiz, volkanik dağların eteklerindeki bu eski Gautemala olarak bilinen Antigua şehrinin en popüler meydanına çok yakın. Düz bir alan üzerinde ızgara şeklindeki planlamasıyla, bu şehirde kaybolmadan gezmek çok kolay.

    

Guatemala’ya gece gelmemize rağmen kaldığımız oda, bu ülkenin ne kadar renkli olduğu konusunda bana yeterince fikir veriyordu. Ve sabah olup gün ışıdığında yollara düşünce, renkler her yerden fışkırmaya başladı. Binaların renkleri çok canlı ama esas el işi ürünler inanılmaz renkli! Nepal, Tibet ve Hindistan’da da çok renk vardı ama burada bambaşka bir şey var. GÖKKUŞAĞI ! Sanırım gökkuşağının büyüsü sinmiş buradaki renklere. Sizi daha önce Guatemala’nın pazarına götürmüştüm hatırlarsanız. https://www.yutmografim.com/guatemala/ Yutmi de ben de nereye saldıracağımızı şaşırıyoruz. Özellikler dokuma örtüler, giysiler inanılmaz.

Örtülerin her biri sanat eseri gibi. Çok da ucuzlar aslında ama hem ağırlık hem de yer sorunu olduğu için kendimi tutmaya çalışıyorum. Ama Yutmi için sorun yok, ona herşey bedava ! :)) Üstelik bu sefer bilgisayarımız da var, yani kartımız yetti yetmedi demeyeceğiz. O fütursuzca yutmaya devam ediyor.

Bu kadar renk, bu kadar acılar yaşamış, yoksul bir halktan nasıl çıkıyor, inanması çok zor geliyor insana. Bu kadar yoksulluk ve acı diyorum çünkü Guatemalılar özellikle 1996’ya kadar süren 36 yıllık iç savaşta çok kan kaybetmiş, çok acı çekmişler.
Guatemale yoksul bir ülke. 36 yıl süren iç savaş, ülkedeki yaşamı çok zorlaştırmış. 1954’de ülkede komünizmin yayılmasından korkan ABD destekli bir askeri cunta yönetiminin kurulmasının ardından, 1960-1996 yılları arasında bir iç savaş yaşanmış. Ne hikmetse (!) orada da ABD destekli bir diktatörlük varmış. Hükumet ile -yoksul maya köylüleri tarafından desteklenen- Guatemala Devrimci Ulusal Birliği (URNG) arasında süren bir çatışma başlamış.

Hükumet, mayalara soykırım uygulamış. Sonuç; yaklaşık 200 binin üzerinde ölü, 50 binin üzerinde kayıp ve Guatemala ordusu tarafından satılan 300’ün üzerinde çocuk…

İspanyol sömürgeciliğinin izleri burada da sürüyor. Endüstri gelişmemiş ve halk tarımla geçimini sürdürmeye çalışıyor. ABD’ye kaçak işçi olarak gidip, ailesine para yardımı yapmaya çalışanlar da var ayrıca.

Guatemala, yetersiz beslenme ve doğum sırasında ölüm oranında dünya üçüncüsü.

Mısır ve fasulye ile besleniyorlar. Topraklar verimli ama fakirlik ve cehaletten değerlendiremiyorlar. Sanırım o yüzden boyları kısa. Yüzlerindeki ifadelerde ve çizgilerde yaşanmış sıkıntıları okumak çok zor değil.

Burada kadınlar 18 yaşına kadar en az 2 çocuk sahibi oluyor. Bir Maya kadınının ortalama 4 çocuğu var, bu rakam 8’e kadar çıkıyor. Ülkede kürtaj anayasa tarafından yasaklanmış. Ata erkil toplum yapısı nedeniyle bu konuda kadınların söz hakkı da yok. Bu nedenle doğum sırasında yaşanan kadın ölümleri oranı, fakirlikten sokağa ya da yetimhaneye bırakılan çocukların sayısı çok yüksek. Bu bilgileri okurken RTE’ın doğum ve ailenin sahip olması gereken çocuk sayısı ile ilgili söyledikleri geliyor aklıma…

Ve çocukların %60’ı hiç okula gitmiyormuş. Ancak %5’i liseye gidebiliyormuş ve ülkenin yüzde 56’sı açlık sınırında yaşıyormuş. Bir an Küba gezisinde yazdıklarım geliyor aklıma ne kadar zıt ! Bu insanı üzüyor. Ama bu bilgileri -üstelik çok da özet bir şekilde- vermeden yalnızca gezdiğimiz yerleri yazmak, bu ülkeye ve bu ülkenin insanlarına çok büyük haksızlık olur.

Bu geziye çıkarken bir dostum; hem tarihi, hem yemekleri hem müzikleri ile çok zengin ülkelere gidiyorsun demişti bana. Elimden geldiği kadar bu zenginlikleri size aktarmaya çalışacağım. Umarım beceririm. Ve sanırım uzun bir yazı dizisi olacak. Antigua şehrini gezmeye devam edeceğiz ama bu günlük bu kadar olsun.

Bu bölümü burada kapatırken konser vermek üzere Guatemala’ya gelen ve bu ülkede öldürülen Arjantinli devrimci şarkıcı Facundo Cabral’nın iki şarkısını ve bu şarkılardan birini söylemeden önce -bestesi Yupangui’ya ait olan- şarkıyı ithaf ettiği Arjantinli şarkıcı, besteci, gitarist ve yazar Don Atahualpa Yupanquinin bir parçasını sizinle paylaşmak istiyorum. Videonun ilk 1 dakikası bu ithafı anlatan şiirle başlıyor ve sonra o hepimizin bildiği güzel melodi ile devam ediyor. En sonda yer alan, Yupanqui’nin videosunda, benim gibi Che Guavera hayranları için çok güzel fotoğraflar var, kaçırmayın derim.

Cabral, protest müziğin ünlü bir halk ozanı. 8 Yıl Meksika’da sürgünde yaşayan Arjantin’li sanatçı, 96 yılında UNESCO Barış Elçisi seçilir. 74 yaşında, resital için gittiği Guatemala’da, 36 yıllık içsavaşta katledilen 200 bin yerli gibi öldürülür…
İlk videoyu izlerken sizden Facundo’nun gözlerindeki ışığa bakmanızı rica ediyorum.



“Guatemala’da ilk durak Antigua” için 10 Yorum

  1. Seruchuku Diyor ki:

    Sn. Hocam, çok değerli bilgiler-yorumlar, umarım bizden başkalarıda okuyup ders çıkarırlar…

  2. basak Diyor ki:

    Gerçekten öyle Selçuk’cum… Ama insan kör ve sağır olmaya görsün de demeyeceğim, zira kör ve sağır insanların bile bu eksikliklerini gidermek için başka algılama yöntemleri geliştirdiklerini hepimiz biliyoruz. İnsan sağlıklı çalışan göz ve kulaklarını kaparsa işine gelmeyeni, çıkarına uymayanı görmemek, duymamak için, ona ne yazık ki yapacak hiç bir şey yok…

  3. Ayse Diyor ki:

    Sabahin bu guzel saatlerinde, Gutemala”da dolastirdn beni , Facundoyla gunumu aydinlattin.

    Sana ve Yutmograf'”a tesekkurler.

    VAMOS BIEN…

  4. Selcuk Diyor ki:

    Hocam yine çok güzel yorumlamışsın…

  5. Nur Diyor ki:

    Çok beğendiğim Antigiua hakkındaki yazın da, müzikler de harikaydı. Teşekkürler. Hoşgeldin. 🙂

  6. nazım Diyor ki:

    başak harika. eline sağlık….

  7. Zeynep Diyor ki:

    Yutmi ve Başak, hoş geldiniz! Oralara gitmiş gibi oldum, ne güzel. Teşekkürler… Devamını merakla bekliyorum.

  8. serdar Diyor ki:

    bu siteden öğrenmeyi seviyorum…
    Facundo Cabral’ı ise ilk kez duydum,, iyi ki varsın/ız… teşekkürler,,,

  9. zafer Diyor ki:

    Kaybettiğin tek savaş, uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir. Ernesto Che Guevara

  10. senem Diyor ki:

    Renkleri, şarkıları çok sevdim. Guatemala ile hem çok uzağız hem de ne yakın, meğer…

    Guatemala

    Şirin Guatemala, evindeki her bir
    fayans kaplanların çeneleriyle emilmiş
    çok eski bir
    kan damlasını saklar.
    Soyunu Alvarado ezdi,
    uçurdu havaya yıldızların mezartaşını,
    senin eziyetlerine düşürdü kendini.

    Ve soluk kaplanların ardında
    geldi piskopos Yucatan’a.
    En derin bilgeliği topladı
    ki işitilmişti göğün altında
    dünyanın ilk gününde,
    ilk maya anladığında
    ırmağın titreyişini, kağıda döktü
    çiçektozunun yerbilimini, Mumie-tanrılarının
    kızgınlığını,
    halkların göçlerini
    ilk evrenler arasında,
    arıkovanının yasalarını,
    yeşil kuşun gizliliğini,
    yıldızların dilini,
    gecenin ve gündüzün bilmecelerini,
    dünyasal gelişimin kıyılarında
    toparladı.

    (‘Los conquistadores’den – ‘Canto General’
    Türkçeye çeviren: İsmail Aksoy)

    Pablo Neruda

Yorum Yazın