“Mİ” li günler (4)
“Mİ” lerin beslenme ve çiş fasılları yavaştan düzene giriyor. Dört saatte bir giderek daha fazla süt tüketmeye başlıyorlar. Bu dört saat de bana yapacağım işler için yetiyor.
Anamın evi, Urla’nın Özbek Köyü mevkiinde Eğri Liman mahallesindedir. Urla’dan 12 km uzakta olmasına karşın, virajlı ve dar yol (kimi zaman bir araba ve bir kamyon birbirine yol vermek zorunda kalır) 40-50 km üzerine çıkılmasına izin vermez. Benim gibi yirmi seneye yakın bu yolu ezber edenler için bile hız risk almak demektir. Bu biryandan iyidir. Bu yol nedeni ile bölge, çakkıdı yazlıkçıların istilasından uzak kalmaktadır. Topraklar ya zeytinliktir, ya da tarla. Üzerlerine disko ya da AVM çakmak gibi bir olasılık yoktur. Diğer yandan un, şeker, şarap, sigara bitse bir kalem alışveriş için yolu Urla’ya kadar tepmek gerekir.
Planımı yapıyorum. Dört saatlik iznim zarfında önce Telekom’dan telefonu açtırıyorum. Geçici internet bağlantıları için araştırma yapıyorum; astarı yüzünden pahalıya gelecek, vazgeçiyorum. En güzeli, günler sonra İskele’ye dönüyorum, kendi evimin kapısından içeri giriyorum. Müthiş bir haz. Evim, evimin kokusu, kendi düzenim, eşyalarım…
Bir- iki parça eşya ile dönüşe geçecekken, kapı önünde kiminle karşılaşıyorum tahmin edebilirsiniz. Bana nerelerde olduğumu soruyor. Başlıyorum anlatmaya. Israrla da kendisinin beni bu şartlarda kiracı olarak kabul etmeyeceğini bildiğimin altını çiziyorum. Altını çizdiklerimi ne onaylıyor ne de itiraz ediyor. Söz sırası kendine geldiğinde, hayvan edinmenin sorumluluğundan, Almanya’da kızının bilmem kaç kedisine nasıl baktığından başlıyor ve sözü hayvan, bitki, doğa sevgisine bağlamaya çalışıyor. Sağol şekerim! Biz bunları hiç bilmiyorduk, verdiğin kurs için sana minnettarız. Biz de kim oluyorsak?
Bu kadar çok ve boş konuşmak, insana bir yerlerde yanlış yaptırır. Netekim bir yerde bana yakalanıyor, yakalandığı yerde de bir siyam kedisinin zebraları avladığı gibi onu avlıyorum. Derisini yüzdüğümün farkında değil, bir şeylerin farkına varmış gibi ama ne olduğunu anlamış değil. Tam bu sırada yanaklarından sıkıca öpüyorum, merak ederse beni aramasını söylüyorum.
Arabayı şarap mahzeni ve tekel dükkanı gibi kullanıyorum. Bir celsede hiç bu kadar şarap almamıştım. Sigarayı seyrek içiyorum ama ne olur ne olmaz zihniyeti beni bunu yapmaya zorluyor. Aylardan nisan, biricik bakkalımız daha sezonu açmadığından gazete, bira, sigara, şarap gibi malzemeleri alabileceğim tek yer Urla. Anamın o nohut oda-bakla sofa eve neden bir market dolusu gıda malzemesi yıktığını bir kez daha idrak ediyorum ama aynı şeyi her yapışında söyleneceğimi de biliyorum.
Özbek’e vardığımda ilk iş telefonu kontrol ediyorum. Açılmış. Yaşasın. TV için tanıdığım bir teknisyeni arıyorum. Gelip bakacağını söylüyor. Bu da iyi. “Mİ” leri beslemeye vakit var. Günlerden sonra ilk kez karnım acıkıyor ve kendime sıcak yemek yapıyorum.
Bir kadeh şarap, hava poyraz, deniz liman, yanında sabahtan beri içeceğim ikinci sigaram yanmış. Uzun zamandır kaybettiğim bir şeyi bulmuş gibi nedensiz bir sevinç var içimde. Şükrediyorum. Cep telefonumdan Serap’a mesaj atıyorum: “Kabul ve şükür. İnsanın içini temizliyor.”
“Mİ” beslenmesi bitince Serap ile bir saat telefon görüşmesi yapıyoruz. Ardından teknisyen geliyor, alıcının sağını solunu kurcalıyor, tv kumandası ve diğer aletin kumandası ile bir şeyler yapıyor, en sonunda da alıcının fişini çekip, biraz bekledikten sonra yerine takıp televizyonu çalıştırıyor. Fiş sökme- takma işlemi 30 TL.
Buna da şükür.
(devam edecek)
zaika
Not: Siyam Kedisi’nin zebra avlama örneği Spencer Holst’un “Kedilerin Dili” adlı kitabının ilk öyküsü olan “Zebraların Öykücüsü” nden alıntı ya da çalıntıdır. Bu öykü kitabını çok sevdiğimden, örneği çot diye yazının ortasına koydum. Ne yapalım, öyküler öykücülerin değil, okuyucularındır. Bu laf da çalıntı. Kimin olduğunu siz bulun artık.
29 Kasım 2015 Pazar, 13:15 at 13:15
merhaba,kedilerin dili kitabini hic bir yerde bulamiyorum.ama okumak icin de nasil can atiyorum bilemezsiniz.kitabi bana odunc verseniz,satsaniz?? okumami saglar misinizz??
30 Kasım 2015 Pazartesi, 03:00 at 03:00
ben size her gün bir öykü yollarım yazarak..sevgiler
30 Kasım 2015 Pazartesi, 12:36 at 12:36
cok tesekkurler super okur.benden de sevgiler:)