“Mİ” li GÜNLER
Kedi besleyenler nota bilirler mi? Ya da nota bilenler kedi beslediler mi ? Bilemem. Öğrendiğim: Yavru kediler “mi” notası basarak “mi”yavlıyorlar. Bu yüzden bu yazının başlığı böyle oldu.
Bu yazı bir günce değil. Bir anı defteri niteliği de taşımıyor. Sadece başımdan geçenleri paylaşmak için kağıda dökülüyor. Okuyuculardan, “aman milletin ne dertleri var”, ya da “hadi be seninki de ne, bak falancalar neler çekiyor” gibi eleştiriler alabilirim. Amacım,sadece paylaşmak. O kadar.
Urla’nın İskele mahallesi poyraza açıktır. Bu deli rüzgar esti mi, isterse temmuz ayında insanın burnundan buzlar sarkıtır. Mevsimimiz bahar, tarihimiz 27 Mart. Poyraz dellenmiş, boynumuza atkı, elimize eldiven giysek yeri. Sağanak yağış var, ancak komşunun bahçe sularken suyun yönünü şaşırması gibi, arada bir kah sırtımızdan, kah yüzümüzden serpinti alıyoruz.
Akşamüstü. Günlük alışveriş için gittiğim marketin yanına bırakılmış bir kutu. On yaşlarında bir erkek çocuk, gözleri fincan kadar olmuş, kutunun içine bakıyor. Çocuğun yanına gidiyorum, göz göze geliyoruz. Fincanlardan yaşlar süzülüyor, “kedi” diyor…
Yaptığım şeyin ne kadar tehlikeli olduğunu bile bile kutunun içine bakıyorum. Bomba tam da o sırada patlıyor. Kulakları ve gözleri kapalı dört adet “mi”. Birbirlerine sarılmış, birbirlerinden ayırıt edilemeyecek bir top olmuş dört adet yavru kedi.
Aklıma ilk gelen yere yönelmek üzere kutuyu arabaya koyuyorum ve bildiğim o veterinerin önünde el frenini çekiyorum.
Bu veteriner beni sevmez. Ben de onu sevmem. Zira buralara gelen paralı yazlıkçılar gibi bol keseden paralar dökmeyi – üstelik götürdüğüm iki kediyi sağ alamadığımdan- reddettiğim için bana yan çizer. İyi bir veteriner, iyi bir hayvan sever olamayabiliyor. İş ticarete dökülünce, hayvanlar post, sahipleri cüzdan olarak algılanıyor.
“Mi”lerin şansı burada açılıyor. Karşıma veterinerin, henüz ruhunu cüzdana kaptırmamış yardımcısı çıkıyor. Bana bu kadar küçük kedi bebelerin ne ile, nasıl beslenebileceğini, dahası nasıl çiş-kaka yaptırılabileceğini anlatıyor.
Bir kutu kedi annesi sütü tozu, bir biberon ve dört “mi” ile evime dönüyorum. Bulundukları kutudan daha büyük bir kutuya elektrikli battaniye ve havlu koyuyorum. Üstlerini de polar parçalar ile örtüyorum. Yavrular ısındıkça birbirlerinden çözülüyorlar. Elimde minik bir biberondaki süt karışımı ile birer birer onları beslemeye başlıyorum. Henüz ağızlarını bile açmayı bilmeyen dört can için her iki saate bir nöbetteyim ve ne yapacağımı hala daha bilmiyorum.
(Devam edecek)
Zaika
28 Mayıs 2014 Çarşamba, 23:26 at 23:26
İki mi de benden :))
https://www.facebook.com/photo.php?v=707739199278742&set=vb.120365501349451&type=2&theater
29 Mayıs 2014 Perşembe, 09:53 at 09:53
Başakcığım yazının devamını bekliyorum.
Biliyor musun; mübadillerin kedileri de mi ile başlar hayata ama büyüyünce, mi’yav beya! diye konuşurlar.
Sevgiyle
30 Mayıs 2014 Cuma, 00:09 at 00:09
Merhaba Servet Abi’cim
Yazı, Zaika arkadaşıma ait 🙂
Sanırım yazının altına ayrıca Zaika yazmalıydım, benim hatam olmuş.
Zaika kalemi ve yüreği zengin çok eski bir dostumdur 🙂
30 Mayıs 2014 Cuma, 00:34 at 00:34
canlılar için tane kullanmasak ?:)
bu arada anlatımına bayıldım, nefis!…..
30 Mayıs 2014 Cuma, 09:23 at 09:23
Ne şanslıyız ki Zaika gibi insanlar var…
Bence sayıları da hiç az değil, onun için gün gelecek ve güzellikler kazanacak…
Buna eminim…:-)))
20 Haziran 2014 Cuma, 14:27 at 14:27
Saygı ile.. Caner beni Zaika ile tanıştırdığı için , teşekkür ediyorum. Güçlü bir kalem.
“Benim Mır-Mır’lar, Mi-diyez ile iletişime başladı; şimdilerde Mi-bel. İki siyam; Caner’in armağanı. Bir buçuk yaşındalar. Onlar için yeni bir !Lisan’ geliştirdim; torunum Cem bayılıyor. Örnek:
1) Ne demek istiyor ulan sensiniz? 2) Ulan siz zaten eskiden-berisiniz.. 3) Aslında sanmakta siz beni ne siniz? 4) Sanmakta sen beni kim bilir nesiniz? (Torunum Ege’ye göre beni kedi sanıyorlarmış.)
(Nadir Şener Hatunoğlu: matematikçi-bilim uzmanı)
21 Haziran 2014 Cumartesi, 12:27 at 12:27
Saygıdeğer Nadir hocam,
Kıymetli vaktinizi “Mİ” lere ayırmış olduğunuz için teşekkür ederim.
Ben de sizin geliştirdiğiniz lisanı sökmek için uğraşacağım.
Saygılarımla
zaika
02 Mayıs 2015 Cumartesi, 23:15 at 23:15
dört mi ‘nik kurtaricilari olan zaika’ya diğer notalari da hediye edeceklerdir ,kimbilir kocaman oldular şimdi ve şarkilarina başladılar bile 🙂
03 Mayıs 2015 Pazar, 02:13 at 02:13
Evet Mehmet Aslan,
Beste bile yapmışlar. Ancak “Ke” anahtarı ile yaptıkları besteyi, “Sol” ve “Fa” anahtarına hala daha uyarlayamadım. Sırtımdaki küfenin darasını bilgi zannettim zahir.