BUGÜN, YARIN VE DAİMA
Bir gün karar verip “xyz” olacağım diyeceksin. Önündeki uzun yola baksan da, geçmişin hep arkandan gelecek.
Karşına çıkan yollardan birini seçeceksin her seferinde. Her biri başka bir yola sokacak seni, bazılarında acı, bazılarında keyfin doruğu. İnsan olduğunu hissedeceksin iliklerine kadar. Sana bir iyi bir de kötü haberim var. Kötüsü, seçtiklerini yaşayacaksın. İyisi, seçtiklerinle yaşayacaksın.
Hiiiiç acele etme… Utanmayı hüznüne harç edecek, nefretle affetmenin soluğunu alacaksın. Suçluluk duygusunu ağır bir yük sanma, korkularınla beslenip bir sevgi nehrine akacak. Günahların kıskançlığına karışacak, allak bullak olmanın esrikliğini tüm bedeninde hissedeceksin. Hiç acele etme.
Gün gelecek başarılarının peşinde hiç durmadan koşan başarısızlıkların çin seddi olacak. Kendine de sormadan edemeyeceksin. “Neden ben, herşey benim yüzümden, beceremedim, lanet olsun”. İnan bana çığlıklarını sadece sen duyacaksın, kimse değil.
“İşte budur” dediğin anların ardından gelen yıkımları göğüsleyeceksin. Yargılamadan yargılanmanın ağırlığını taşıyacaksın belki. Aldatmanın, aldatılmanın maskelenmiş gerçekliğini. Kalbin küt küt atacak, boğazına düğüm olacak söyleyemediklerin.
Dipsiz kuyuların merdiven iplerine tutunarak gün ışığına çıkmaya çalışacaksın. Tırmandığın ellerin kan kokusunu dilinde tadacaksın.
Zamanla aktörlerin birer figüran olacak ama her seferinde yeni aktörlerle yoluna devam edeceksin. Başrolde hep sen olacaksın, hayatın kuralı bu. En sevdiklerinin yerini belki de sonra farkına varacağın ve aslında en çok sana ihanet eden aktörler alacak.
Kalp kıracaksın, kalbini kıranlar kadar. Yaşama korku dolu gözlerle bakacağın anların ardındaki kahkahalarını paylaşacaksın. Paylaşmayı bilmeyenlerin sevgisizliğini. Şöyle ayaklarını uzatıp derin bir nefes aldıktan sonra hızla gelip geçen yaşamını sorguladığın yalnızlığının kar üşümelerini.
İç dünyanla hesaplaşmaktan vazgeçip kadehinden bir yudum alırken ne çok saçmalıklara imza attığının farkına varacaksın. “Hayat bir tiyatro sahnesi” demiş ya Shakespeare. “Gerçekten etrafımızda olan biten her şey bir oyunun parçası mı?” diye sormaktan kendini alamayacaksın.
Aşk acısının ne kadar tatlı olduğunu öğreneceksin. Bilginin cehaletle, iyinin kötüyle, güzelin çirkinle, olağanın olağan dışıyla, tanrının tanrısızlıkla anlam bulduğunu. Her şey karşıtıyla mümkündür çünkü. Çünkü yaşamın özüdür çelişki.
Sorular hiç değişmeyecek :
Gerçeklik ne?
Ben kimim?
Bu dünyadaki amacım ne?
Serdar Zeren
04 Temmuz 2018 Çarşamba, 14:34 at 14:34
“Bir gün karar verip “xyz” olacağım diyeceksin. Önündeki uzun yola baksan da, geçmişin hep arkandan gelecek”.
Aslında seni sen yapan arkandan gelecek olanlar değil mi? Onlarsız ben bugünkü ben olabilir miydim?. 20lerimde belki otuzlarımda da öfkelenirdim yaptığım hatalara. O günlerde, daha ileri zamanlarda iyi ki yapmışım bu hataları diyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama hayat öğretiyor insana bazen seve seve bazen döve döve ve galiba çoğu zaman döve döve. Aslında bu bitişlerin yeni başlangıçlara gebe olduğunu farkttiğin an yaşam başka bir şeye dönüşüyor gözünde, daha parlak, daha canlı, daha sıcak. Burada bir reklam geliyor aklıma ve gülümsüyorum: “Kirlenmek güzeldir”.
“Dipsiz kuyuların merdiven iplerine tutunarak gün ışığına çıkmaya çalışacaksın. Tırmandığın ellerin kan kokusunu dilinde tadacaksın.”
Hayat okulunda bir şey daha öğreniyorsun. Bir şey için ne kadar çabalarsan o kadar kıymetli oluyor. O dipsiz kuyulardan çıktığında çabaların sonuç veriyor ve hiç olmadığın kadar güçlü oluyorsun. Ben neleri başardım ve daha nelerin üstesinden gelebilirim diyorsun. artık yeniden hazırsın yaşamaya ve karşılaşacaklarınla mücadeleye ya da tüm yaşanacakları sevgiyle kucaklamaya.
“Bilginin cehaletle, iyinin kötüyle, güzelin çirkinle, olağanın olağan dışıyla, tanrının tanrısızlıkla anlam bulduğunu. Her şey karşıtıyla mümkündür çünkü. Çünkü yaşamın özüdür çelişki.”
Hayatı ileri götüren “çelişki” değil midir. Kötü olmadan iyiyi, çirkin olmadan güzeli fark edemeyiz zannımca.Darwin nin evrim teorisine inaniyorsak her zaman daha ileriye daha ileriye gitmeye de inanıyor olmamız gerek. Her şey durduğu gibi kalsa “çelişki” olmasa nasıl gelişebiliriz. Yaşamın amacının da bu olduğuna inanırım.
“Sorular hiç değişmeyecek :
Gerçeklik ne?
Ben kimim?
Bu dünyadaki amacım ne? ”
Bu sorulara gelince. Bunu ancak kişinin kendisi cevaplayabilir. Ben bu soruların cevabını buldum yaşadığım sıkıntılı dönemde ve onun üstesinden gelirken. Uzun bir yolculuktu. Hayatımın her bir karesini gözden geçirdim. Düşündüm üstünde hem de çok. Çok objektif olmam gerekti. Meğer insanı kendisine objektif bakabilmesi ne zormuş. Ama sonrası… huzur…
Size huzurlu bir yaşam dileklerimle…