Yutmi

KUM

.

.

Taşın dip damarıyım.

Neyim?.. Belki imkânıyım

kumun.

Sina Akyol (Vadedimveylaya)

 

Görüyorsunuz değil mi; hayat, yine “takmıyor kimseyi” ve kendi kayasından, insanlığın heykelini yontuyor ağır ağır.

Tarihimiz çok eski ama güzel değil. Hem de hiç değil. Geri dönüp bakıyorum bizden öncekilerden ne kalmış diye? Güzellikler arıyorum ama yok, yok. Sadece duvarlardaki el izlerini ve şiirleri görüyorum insana yakışan ama gerisi çok fena, yazmak istemiyorum. Sonra, şu anda evrendeki yerimizi düşünüyorum nicedir herkes gibi. Sayıyorum: Ben bir, sen iki… Sayıyorum, hepimizi sayıyorum, kayalardan kopmuş yedi küsür milyar taş parçasını birer birer. Ya bizden öncekiler? Hepimizi toplasak kaç taş, kaç avuç kum ederiz yeryüzünde? Çok, sayılamayacak kadar çok. Koca koca çöllerdeki kum taneleri bir zamanlar taş idiyise kaç insan geçmiş bizden önce?

Hayat, çekicini vurdukça keskiye, parça parça kopuyoruz kayadan. Fazlalıklar koptukça şekilleniyor heykelimiz. Nereye, ne zaman düşeceğiz? Hangi çölde, hangi denizde bir avuç kum olacağız kim bilir? Çöllerin sonsuz taneleri, ürkütücü güzelliği, ölümcül cazibesi bu yüzden mi karıştırır aklımızı? Evet, bir avuç kum olacağız sonunda ama nerede? Ben çöle dayanamam. Duramam o kurulukta. Olacaksam, bir deniz kıyısında olmalıyım ki her yaz kuma ilk kez basan bir çocuğun ayaklarını öper, gıdıklarım böylece. Ölmeden önce, son anda bunu dileyeceğim.

Hayat bu belli mi olur; unutmazsam, son dileğim bu olsun diye geçti aklımdan. Hem, çok içten dilersen, olurmuş diyorlar. Şimdiden özledim denizi.

Servet Şengül

 

 

Yorum Yazın