Acını Nasıl Yaşadığın Anlatır Seni Bana
Fotoğrafta bir dalgıç, arkada bulanık deniz ve önde parlak, net kocaman hava kabarcığını görüyorum, ışıl ışıl, parlak, yüzeyden gelen gün ışığını yansıtıyor. Yaşadığım dünya anlamsız, aldığım nefes kesin diyorum. Düşüncelerim bulanık… O hava kabarcığına sızmakla başlayabilirim belki. Çizgi filmlerde ve düşümde mümkün. Sevinç duymak, şaşırmak istiyorum. Maviler bulaşıyor her yanıma.
Hava kabarcığının içinde nefes alabiliyorum, işte böyle tutunuyorum yaşama, yoksa an meselesi kendini derin denize bırakmak ölümle kucaklaşmak… Dalgıçtan uzaklaşıyorum, akıntıyla geziyorum, heryer mavi, derin mavi…
Telefonun sesiyle düşten düştüm. Gözlerimi açtım ekranda hâlâ o fotoğraf…
Haydi çık artık evden, kapattın kendini iyice, ölenle ölünmez, diyor arkadaşım. Beni meyhaneye çağırıyor. Dudaklarım sımsıkı, açılmıyor, unutmuş konuşmayı. O ısrar ediyor, ahizeyi bırakıyorum, yere düşüyor, paat, uzaklaştı sesi… Dıtdıt… dıııt…
Düşüme dönebilir miyim, o berrak kabarcığa girebilir miyim yeniden?
Necla
25 Mayıs 2013 Cumartesi, 16:57 at 16:57
Teşekkürler yutmograf, hem bana esin kaynağı olduğundan hem de burada yayınlayacak kadar beğendiğinden:-)
25 Mayıs 2013 Cumartesi, 18:19 at 18:19
Amanın, efenim ne demek… Esas biz teşekkür ederiz böyle bir heyecanı bizimle paylaştığınız için…Hayır bir şey değil, gören de birbirlerine iltifat etmekten, incelikten kırılacak bunlar diyecek. Oysa bilmezler ki biz eski dostlarız. Kibarlık etmeyiz birbirimize ama duygularımızı da sakınmayız… 🙂 Bir fotoğraf almış sizi biryerlere götürmüş. Siz bunu kaleme almış, duygularınızı dile getirmişsiniz ve bizimle paylaşmışsınız bundan daha değerli ne olabilir ki? Yeri geldi farklı düşündüğümüz de oldu ve bunu da konuştuk… Dostluğu dostluk yapan da bu değil midir? Çok yeni okuduğum için aklıma Frida’nın sözleri geldi. Frida bunu, sevgilisinden neden vazgeçtiğini anlatmak için söylemiş ama bana göre bu sözler tüm dostluklar tüm arkadaşlıklar için de geçerli.
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden “sen” olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.
Alttarafı bir fotoğrafa bunca söz demeyin… Çünkü ne o alttarafı bir fotoğraf, ne de Necla Hanım’ın yazdıkları alttarafı bir yazı benim için 🙂
25 Mayıs 2013 Cumartesi, 19:40 at 19:40
Başak’ım herhalde erdik biz. Bugün ne konuştuk. Bak Yutmi bizi duymuş. Mavi Saçlı Kadın’a da söyle mavinin rengi çok hoş gerçekten…
Dedikleri gibi : Bir resim/fotograf bin kelime eder.
Selam ve sevgi.
25 Mayıs 2013 Cumartesi, 21:27 at 21:27
İkinizin de eline sağlık 🙂
26 Mayıs 2013 Pazar, 09:55 at 09:55
O kadının saçlarını deniz olsun diye maviye boyadığını bilmiyordum, bu öyküyle öğrenmiş oldum :))
Sevgiler…
12 Mayıs 2016 Perşembe, 23:22 at 23:22
Mavi Saçlı Kadın vazgeçmez… Düşüne dönebilir, o berrak kabarcığa girebilir yeniden 🙂