Rahatı kaçan ağaç
Sabaha karşı, çalan telefonun sesi ile fırladı yataktan. Telefonu şarjda unuttuğu için salona kadar gitmesi gerekti. Bu tuhaf saatte gelen telefon onu hem heyecanlandırmış hem de korkutmuştu. Ekrandaki isme bakmadan telaşla açtı telefonu. Hıçkırık sesleri arasında seçebildiği, “sana ihtiyacım var” oldu. “Neredesin?” diye sordu. Karşıdan gelen boğuk ses “bahçedeyim” diyordu. “Geliyorum” diye yanıtladı, hızlıca üzerine bir şeyler geçirdikten sonra sokağa fırladı.
Sitenin bahçesine vardığında, tahmin ettiği gibi çınar ağacının altında otururken buldu onu. Çocukluğundan beri altında dilediği her şeyin gerçek olduğuna, bu ağacın kendisini koruduğuna inanıyordu. Çocuklukları burada oyun oynayarak geçmişti. Birbirlerine sırlarını anlatır, saatlerce konuşurlardı. İlk biralarını da bu çınarın altında içmişlerdi. İçkiye pek dayanıklı değildi, hemen sarhoş oluverirdi. O nedenle en fazla bir tane içerdi.
Yerdeki boş tenekelere ve içi boşalmış mendil kutusuna baktı… Sonra sımsıkı sarıldı ona…
Bir el tutmak istersin ya bazen,
ya da birine sarılmak.
Malesef izin vermez buna hayat.
Kendine sarılmalısın sende hayata inat !
Can YÜCEL
15 Ocak 2014 Çarşamba, 23:56 at 23:56
… Bir yarım umuttur elimizde kalan,
Göğüslemek için karanlık yarınları, …
Metin Altıok