Başak'ın Yutmograf'ı

Merhaba,

Ekimden beri ardarda gelen tatsız haberler yüzünden canım hiç birşey yazmak istemiyor. Ama belki de budur yapmak istedikleri. İçimizi karartıp, kendi kendimizi yok ettirmek… O zaman bu karanlığa inat, paylaşmaya devam… 

Çanakkale yazım, dediğim nedenden dolayı henüz bitmemişti, ona devam edeceğim ama araya bir iki paylaşım daha sokarak.

Hani size KA’da gittiğim bir atölyeden (Foto-Roman) bahsetmiştim. Bilmeyenler için küçük bir hatırlatma; KA Yutmi ile bizim yaklaşık iki yıldır devam ettiğimiz bir fotoğraf atölyesi.

Yutmoğraf’ı takip edenler zaman zaman KA’nın adını duyarlar. Foto-Roman atölyesinden ve Yalçın Savuran’dan da yine yazılarım içinde bahsetmiştim. İşte size daha önce bahsettiğim Calvino’nun “ Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu” adlı eserinden yola çıktığımız fotoğraf çalışmalarımızı toparladık ve ilgilenenler için bu fotoğrafları KA’da sunmaya başladık. Ben de sizlerle paylaşmak istedim.

Bu atölyede beni en çok heyecanlandıran atölyenin kendi süreci oldu. Bir kitabı hep birlikte okumak ve herkesin kendi duygu, düşünce ve yorumlarını dinlemek çok keyifliydi… Ben kitapla ve fotoğrafla birlikte yeni insanlar, yeni yaşamlar ve yeni yerler görmeyi seviyorum aslında. Sanırım bu bir çok şey için böyle. Dalış klubünden bir arkadaşım “Dalış, Başak için birinci sırada değil, hatta ikinci sırada bile değil çok daha gerilerde demişti”. Bunu söylediğinde kim ne anladı bilmiyorum çünkü o arkadaş bunu söylediğinde ben neredeyse ayda iki defa dalışa giden, binin üzerinde alışı olan bir dalış eğitmeniydim :))) Ama söylediğinde çok haklıydı, benim için önde gelen hep yapılan işin süreci, kimlerle yapıldığı, nerelerde yapıldığıydı. Dalış yaptığım insanlar, dalışın önündeydi benim için her zaman. Yaşananlar, gidilen yerler ve o yerlerdeki başka hayatlar. Tabii ki dalıştan da keyif alıyordum, hem de çok ! Tıpkı fotoğraftan, kitap okumaktan, sinema izlemekten ve meyhaneye gitmekten aldığım keyif gibi… Ama tüm bunlar, o süreci paylaştığım insanlarla daha da zenginleşiyor ve daha da anlamlı hale geliyor benim için ve ben bunu seviyorum. Sadece dalış yapmayı ya da fotoğraf çekmeyi değil, insanları ve onlardaki yansımamdan kendimi keşfetmeyi seviyorum… Doğayı çok seviyorum sonra ve farklı insanları, farklı yerleri, farklı düşünceleri, farklı yaşamları merak ediyorum. Bu da benim ilgi alanım…

Of çok konuştum. Hem de biraz fazlaca kendimden bahsetmiş oldum kusura bakmayın ama bunları yazmadan sergiyi paylaşmam çok eksik kalacaktı. Çünkü burada görecekleriniz öyle alışageldik kareler olamayacak. Hatta size tavsiyem, eğer okumadıysanız kitabı okuyup, bu sergiyi gezmeniz. Hem kitap okumaya bir bahane hem de sergi gezmeye… :))) Kitabı okuyup sergiyi gezerseniz, fotoğrafların arasına serpiştirilmiş yazılar, farklı bir anlama kavuşabilir belki böylece… Peki bu sergiyi gezince birbirimizi veya Calvino’yu anlayacak mıyız ? Hayııır !!! :)))  Belki birazcık… Ama bakalım o zaman içimizde neler olacak?

Yalçın Hoca’ya ve tüm atölye arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Değişik ve güzel bir deneyimdi. Çok yönlü ve çok renkliydi benim için. Yeni kitabı ve yeni serüvenimizi heyecanla bekliyorum. Yalçın Hoca’nın rehberliğini çok sevdim. Bohçası çok dolu ama üç kişi bir araya geldiğinde bohçasını açıp, ne var ne yok saçıverenlerden değil :))) Ya da evhamlı ebeveynler gibi değil örneğin, evladım çok koşma düşersin diyen… Zor bir yere çıkacaksak ve yardım istiyorsak elini uzatan, yerinde ve etkili konuşan, keyifli, donanımlı ve en güzeli de alçak gönüllü bir insan…

KA’yı da bunun için seviyorum. Tıpkı sualtı gibi burası da bir harikalar diyarı benim için. Hadi o zaman, kendini delikten içeri bırakmaya hazır mısın?

KA Fotoğraf Atölyesi: Güneş Sokak 17/5 Çankaya Ankara

Hafta içi; 12.00-18.30 Arası gezmek mümkün

Bu yazı 30 Kasım 2015 Pazartesi günü Fotoğraf bölümünde yayınlandı. Bu yazıya gelen yorumları RSS 2.0 beslemesinden izleyebilirsiniz.