Yutmi

IŞIK DAĞI ‘NDA YAPRAK DÖKÜMÜ

Ekim 17 2010

Sararıp dökülmeden önce
Kızaran yapraklar ki onlar
Şan verdiler ortalığa
Bütün bir sonbahar

Mevsim dönüp de yeniden yeşermeye başlayınca rüzgar
Çıplağında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar o yapraklar o şarabi eşkiyalar Yaprak Dökümü - Yeni Türkü
Çıplağında o atın yine onlar koşacaklar

Onlar da olmasalar benim gayri kimim var…

Hadi tıklayın alttaki linke, size bir sürprizim var 🙂

Yaprak Dökümü (Can Yücel-Yeni Türkü)

Bugün Işık Dağı’ndaydık. Yazacaklarım kafamda döndüm yürüyüşten. Ancak fotoğraflarımla uğraşırken, Can Yücel’in şiiri ve Yeni Türkü’nün müziği aklıma düştü birden. Ve silip götürdü yazacaklarımı…

Bir süre yaprak dökümünü dinledim bilgisayarımın başında. Ne kadar da yakışmıştı bu şarkı bu güne, bu fotoğraflara ve bu sayfaya… Bu sefer mütevazi olamayacağım galiba 🙂 Sizce de yakışmamış mı ama?

Evet bu kadar böbürlenmek bana fazla, gelelim bugünkü yürüyüşümüze 🙂

Işık dağına benim üçüncü veya dördüncü gelişim. Seneler evvel, ilk defa, bana, bir doğum günü armağanı olmuştu Işık Dağı :). Taşpınar kanyonunda yürümüştük o zaman. Ama ne yürüyüştü… Kanyon  bu boru değil tabii… Bu sefer ise Işık Dağı’nın zirvesine çıktık. 2030mt. Eh bu da boru değil… Üstelik sevgili Ayça ile beraber… Bu bizim Ayça ile ilk doğa yürüyüşümüzdü. Zirveye çıkarken “Çanlı Yaylası”ndan geçtik. Zirvede dağcı bir arkadaş, Emre Yatar’ın anısına saygı duruşunda bulunduktan sonra inişe geçtik. Ne çabuk çıktık değil mi? Aslında o kadar çabuk olmadı bu iş tabii. Ama geçen haftaki Gerede yürüyüşünden sonra bu yürüşüşte yutmoğrafımı mutlu etmek pek kolay olmuyordu. Bol bol grup fotoğrafı çekiyorduk. Yürüyen arkadaşlar da doğanın içinde rengarenktiler. Özellikle grubun en genç üyesi, 11 yaşındaki Boran. Hazır yeri gelmişken Boran’ı performansından ve gruba uyumundan dolayı tebrik etmek istiyorum.

Yol boyunca yutmoğrafımı eğelemek için ne taklalar attım. Hatta bir ara yavru bir tarla faresi bile buldum ona. Ama badim Sanem’in tüm çabalarına rağmen, henüz acemi olduğu için tam yutamadı bu sefer fareyi 🙂

Işık Dağı’dan aşağılara inmeye başladığımızda, bizimki beni dürtüp duruyor, “açık, açım” deyip duruyordu. Neyse ki bu arada hafiften yağmur serpiştirmeye başladı. Ben dağda yağmur yağabilir diye yanıma yutmoğrafımın dalış housing’ini almıştım 🙂 Hemen bizimkini ona yerleştirdim. Keyfi yerine geldi keratanın… Sağa sola saldırmaya başladı. Yağmur damlacıklarını katıp önüne sanat yapmaya kalktı. Pek beceremedi ama en azından onu biraz oyaladı bu iş 🙂 Bu arada Gökhan inişi bırakıp, bir patikaya daldı ve biz tekrar tırmanmaya başladık. Millet hafiften söylenmeye başlamıştı… “Ama biz kendimizi inişe hazırlamıştık” diye… Tabii söylenmenin bir faydası yok 🙂 Gökhan’ın peşi sıra yürümeye devam ettik. Fakat yürüdükçe yürüdükçe çok enteresan bir şey oluyordu. Gri puslu hava açıyor, güney etrafı ışıldatmaya başlıyordu. Ayrıca sabah yeşile boyanmış olan doğa, gittikçe sararıyordu.  Sanki güneş açtıkça, yaprakları boyuyordu. Sarıya boyanmış ormanın içinde yürürken taze ayı ve yaban domuzu dışkıları görmek işe heyecan katıyordu. Ben fotoğraf çekmeye başladığım için sık sık gruptan geride kalıyordum. Ayça’da öyle… Ama neyseki sevgili Hakan ve Cüneyt bey bizi bu tehlikeli bölgede 🙂 hiç yalnız bırakmadılar. Hatta bir ara gruptan oldukça geri kalmıştık ki ben değişik senaryolar yazmaya ve kendi kendimi korkutmaya başladığımın farkına vardım 🙂 Gidişimiz sıradan ama dönüşümüz muhteşem oluyordu. Yürüşün sonunda Kara Göl’e geldik. Kara Göl, son duraktı. Burada kimi esneme egzersizi yaptı, kimi fotoğraf çekti, kimimiz de sırt üstü yatıp bulutları seyretti.

Burada biraz dinlendikten sonra aracımızın yolunu tuttuk. Araca bindikten sonra başka bir sürprizle karşılaştık. GÜN BATIMI ! Yutmoğrafımın keyfine diyecek yoktu artık. Bir o cama bir bu cama atlayıp durdu.

Bir yürüyüş daha sona ermişti. Herkes mutluydu. Yutmoğrafımın karnı doymuştu. Eh daha ne isteriz… Yutmoğrafımın ziyafet sorfasına buyurmaz mısınız?

Bu sefer bazı değişik çalışmalarımız oldu. İlk denemeler bunlar. Bakalım fark edecek misiniz 🙂

“IŞIK DAĞI ‘NDA YAPRAK DÖKÜMÜ” için 5 Yorum

  1. Coşkun DERE Diyor ki:

    Başakcığım, öncelikle bu güzel blog için kutlarım. Nedense tüm fotoğrafların bilgisayarım tarafından YUTULDU.
    Hatta bir kısmını masaüstü arka plan olarak yuttu bile.
    Tekrar ellerine sağlık, kıskandığımı söylememe gerek yok herhalde.

  2. Di Diyor ki:

    Ellerine sağlık, dolu dolu bir blog olmuş/oluyor.
    Bu arada, ben fotoğraflarını 800×600 yerine 1024×768 büyüklüğünde izlemeyi istediğimi farkettim. 😉

  3. basak Diyor ki:

    Blog hakkında duygularını, düşüncelerini benimle paylaşan herkese çok teşekkürler. Sizlerden gelen yansımaların benim için değeri büyük! Her türlü katkınızı her zaman bekerim.
    Dido’cum,
    bu isteğini tikkate alacağım 🙂 Benim sizeden bu blog sırasındaki bitmez tükenmez isteklerim düşünülürse seninkisi pek mütevazi kaldı 🙂 Blogu beğendiğine sevindim.

  4. ALEV (BORAN'IN ANNESİ) Diyor ki:

    ÖYLE GÜZEL ANLATMIŞSINIZ Kİ,SANKİ BEN YOKMUŞUM GİBİ:)MERAKLA OKUDUM.BU ARADA BORAN ADINA TEŞEKKÜR EDİYORUM,ÇOK MUTLU OLDU,YAZINIZI GÖRÜNCE:)BİR DAHAKİ YÜRÜYÜŞTE GÖRÜŞMEK ÜZERE,SEVGİLER…..

  5. basak Diyor ki:

    Görüşmek üzere… 🙂
    Boran’a da selamlar.. 🙂

Yorum Yazın