1900 Efsanesi
Evet gene yorgunum ve her seferinde canım daha da çok acıyor… Ne yaşanıyorsa dolu dolu yaşamalı. Ve yoğun yaşanmazsa hayat, saptan, samandan farksız…
* * *
Yazım tarihi: Mayıs 2008
Merhaba Arkadaslar,
Dun gece bir film izledim. Beni yazilarimdan taniyanlar, bu lafin arkasindan ne gelecegini az cok tahmin ederler… Evet dun gece izledigim ve oldukca etkilendigim bir film hakkinda yazacagim…
Film, 1900 yilinda, okyanustaki bir yolcu gemisinde bulunan yeni dogmus bir bebegin hikayesini anlatiyor. Bu bebek, dogumundan olumune kadar, karaya hic ayak basmadan tum yasamini bu gemide geciriyor. Tek ozelligi bu degil, ayni zamda cok iyi bir piyanist… Kendisini bulan ve sahip cikan, ayni zamanda geminin makinisti olan babasini kucuk yasta kaybettikten sonra, tek ve en yakin dostu geminin orkestrasinda trompet calan Max oluyor.
Bir gun Max gemiden ayriliyor… Aradan yillar geciyor. Gemi omrunu tamamlayip yok edilecegi bir zamanda, olayi ogrenen Max, gemide bir insan oldugunu ve gemi imha edilmeden once bu insanin gemiden cikarilmasi gerektigini soyluyor. Bu insan, gemide dogup buyumus, gemi disinda kimse tarafindan taninmayan o unlu piyanist 1900’dur… Evet filme adini veren ve gemide dogup buyuyen o unlu piyanistin adi 1900…
Max, 1900’u gemiden cikartmak icin aramaya baslar. Buldugunda; 1900’u gemiden ayrilmaya, onu karada kendisiyle birlikte yasamaya ikna etmeye calisir. 1900 gemiden ayrilmak istemez.
Altta yazdigim bu konusma, 1900’un Max’a cevabidir. Benim de hayatima bir 1900 girmisti. Belki sizinde girmistir. Bu film bana onu bir parca dahi olsun anlamami ve affetmemi sagladi. Hem belki ben de okyanusta bir gemide dogmusumdur da onun icin bu hikayeyi dinleyince 1900’u anlamisimdir kim bilir. Belki siz de…
Ama ben karaya ciktim. Hala bu koca sehir ve bu binlerce cadde zaman zaman beni korkutur, tum dunya uzerime yurur… Ama okyanusun sesini oteki taraftan da duyabilmek, gormediklerini kesfetmenin heyecanini yasayabilmek icin karaya cikma cesaretini gostermek gerekir….
Sizi 1900 ile basbasa birakiyorum.
Not: 1900’un tum konusmalari filmden birebir yaziya aktarilmistir.
1900 EFSANESI
“İyi bir oykun ve anlatacak bir kimsen oldukca gercekten isin bitmemistir.”
(1900, bir gun bir kadini sever ve o kadin ugruna bir keresinde gemiden ayrilmaya karar verir. Max bu onemli karari icin 1900’e kendi cok sevdigi paltosunu armagan etmistir. 1900 paltoyu giyer, tum murettebatla ve Max’la vedalasir, geminin iskelesinin ortasina kadar kararli adimlarla yurur ama orada kalir. Uzunca bir sure sehre bakar, bakar, bakar ve sonra gemiye geri doner. Bu konusma, 1900’un Max’a, gemiden neden ayrilmak istemedigini o gunku duygulari uzerinden anlatmasidir.)
Tum bu sehir… sonunu goremiyorsun… onun sonu nerede?
Su geminin iskelesinde her sey guzeldi ve paltonun icinde ben de muhtesemdim, harika gorunuyordum. O gemiyi terketmek konusunda hic tereddutum yoktu. Sorun yoktu….
Beni durduran o degildi. Gorduklerim degil ,gormediklerimdi. Bunu anlayabiliyor musun Max, gormediklerim…
Bu koca sehirde bir sondan baska her sey vardi ama bir sonu yoktu. Gormedigim seyse butun herseyin nerede son bulduguydu. Dunyanin sonu…
Piyanoyu ele alalim. Tuslar baslar, tuslar biter. Bilirsin ki onlardan 88 tane vardir. Hicbiri sana farkli sey soylemez.Onlar sinirsiz degildir. Sinirsiz olan sensindir. Ve bu 88 tus uzerinde yapabildigin muzik sinirsizdir. Ben bundan hoslaniyorum .Bununla yasayabilirim.
Beni geminin iskelesine getiriyorsun ve onume milyonlarca ama milyonlarca tusu olan bir piyano itiyorsun. Bu piyanonun tuslari sinirsiz. Ama eger sinirsiz sayida tusu olan bir piyano varsa o piyanoda calabilecegin hic bir muzik yoktur.
Caddeleri gormuyor musun? Orada binlerce cadde vardi. Nasil yapiyorsunuz? Yalnizca birini nasil seciyorsunuz?
Bir tek kadin,
Bir tek ev,
Kendimin diyebilecegin bir toprak parcasi,
ve seyredebilecegin bir tek manzara,
Olmek icin bir tek yol…
Butun bu dunya nerede bitecegini bile bilmeden uzerine yukleniyor. Nerede sona erecegini bile bilmiyorsun. Yalnizca bunu dusunerek parcalanacagindan hic korkmadin mi? Onun icinde yasamanin muazzamligini…
Ben bu gemide dogdum ve dunya benim yanimdan gelip gecti. Ama her seferinde 2000 kisi… Ve burada arzular vardi. Ama asla geminin pruvasiyla kici arasina sigabileceginden daha fazlasi degil…
Mutlulugunu sinirsiz olmayan bir piyano calarak yasarsin. Ben bu sekilde yasamayi ogrendim.
Kara… kara benim icin fazla buyuk bir gemi, cok guzel bir kadin, cok uzun bir yolculuk, cok yogun bir parfum… Onun muzigini nasil yapacagimi bilmiyorum…
Bu gemiden ayrilamam ben. En iyisi yasamima burada nokta koymak. Hem ben hickimse icin var olmadim. Sen bir istisnasin Max. Sen burada oldugumu bilen tek kisisin .Sen azinliksin ve buna alissan iyi edersin. Affet beni dostum ama buradan ayrilmiyorum.”
Sevgiler,
Basak