Yutmi

Güle Güle İsmail Gülgeç ,

Şubat 17 2011

Evde sakladığım bir defterim var. Lise yıllarında ilgi duyduğum beğendiğim konulara, resimlere, karikatürlere yer verdiğim bir defter bu. Bilim ve Teknikte çocuk gelişimi ile ilgili çıkan yazılar, benim karakalem çizdiğim bir resim, sonra karikatürler. Lise yıllarımdan beri Cumhuriyet gazetesinin  karikatürlerini hiç atlamadan takip ederim. İsmail Gülgeç , Behiç Ak ve Piyale Madra en sevdiklerim.  Tan Oral, Turhan Selçuk… Karikatürü çok severdim gençlik yıllarımda. Hala da severim ama eskisi gibi değil artık hiç bir şey benim için. Tam bir Gırgır hastasıydım. Kendi halinde bir mizah dergisi olan Gırgır’ı nasıl heyecanla beklerdim pazar günleri. Gırgır kapandığında küstüm karikatür dünyasına.  Bana nasıl dokunmuşsa, bu bugün bile bu satırları yazarken gözlerim doluyor, boğazıma bir yumruk oturuyor… Yalnızca Cumhuriyet gazetesindeki karikatür köşesini izler oldum ondan sonra…

Bugün gazetede İsmail Gülgeç’in gittiğini okuduğumda da aynı duygu kapladı içimi. Yüzüm düştü. Kaybettiklerimize üzülürüz elbet… Ancak bazıları vardır ki onların yerinin hayatımızda bir başka olduğunu ancak gittikleri zaman anlayabiliriz. Ve onları bir daha görme şansımız da olmayacaksa içimizdeki o tuhaf duyguyla karşı karşıya kalıveririz.

İsmail Gülgeç , benim için çok özel bir insan. Onun karikatürlerini izlemeye başladıktan çok sonra öğrendim hayat hikayesini. Bu onu gönlümde farklı bir yere yerleşirdi. Saygı sözcüğü daha anlamlı oldu…

Bu sayfayı Gülgeç’e ayırıyorum.  Zaman içinde evdeki defterimde yer verdiğim karikatürleri burada sizlerle de paylaşacağım. Nedense böyle zamanlarda kelime dağarcığıma kıran girer hep ve nedense bu cümleyi kurarken çok zorlanırım; “Güle güle İsmail Gülgeç ! Herşey için teşekkürler.”

Yorum Yazın