“Mi”li Günler (7)
Anamın eve gelişi ile savrulan sayfalarımın arasında bir de televizyon var. Onca yıldır sağdan soldan seyredebildiğimiz aletin yerini, dümdüz bir ekran alıyor; emektar da tekne havuzluğu kadar yaşam yerinin bir köşesine iteleniyor.
Dokunduğum her şeyin, eşya dahil, bana göre bir dili vardır. Hareketsiz oldukları için dilsiz olduklarını söylemek mümkün müdür?
Sevdiklerime hediye edeceğim bir şey, her ne ise, önce onlarla konuşurum, dokunur, avuçlarımın içine alırım, gideceği, hediye edileceği yeri birlikte hissedebilirsek, o şey paketlenir.
Kambur ve koca göbekli televizyon aleti ile göz-göze son gecemizi geçiriyoruz. “Elveda Rumeli” den , Kore-Türkiye maçında Hakan Şükür’ün ilk dakika golüne kadar hepsi onun gözünden bizlerin gözlerine geldi.
İnsan, hiçbir şey görmediği gözlere bakınca görür oluyormuş meğer.
(Devam edecek)
Zaika