Maya topraklarında kahve dünyası ve müzik…
Birkaç gündür kafamda bu gezinin yazısını nasıl toparlayacağımı düşünüyorum. Bu seferkini toparlamak benim gibi sabırsız biri için gerçekten çok zor olacak sanırım. Çünkü ben bir an önce Frida’nın evini ve ölüler günündeki festivali yazmak istiyorum ama onun için Guatemala ve Honduras’ı gezip, Belize’den geçip, Mexico City’e varmamız lazım 🙂
İyisi mi biz şimdilik Antigua’yı gezmeye devam edelim. Antigua’da gittiğimiz yerlerden biri de kahve yapılan bir tesis. Burada kahve ağaçları da var. Yalnızca kahve yapımı değil, Maya kültürü ve müzik aletleri ile ilgili bir de müze var burada, onu da geziyoruz. Yukarıda gördüğünüz resimde, maya tapınaklarının üzerinde yer alan şekillerden var. Bu şekiller, mayaların kullandıkları müzik aletlerini ve yaptıkları müziği anlatıyor. Bizim ekipte benden başka herkes kahveye çok meraklı. Ben kahve yerine çikolata üretim merkezini gezmeyi tercih ederdim ama 17 kişiye bir kişi… Hiç şansım yok 🙂
Bu gezi uzun bir gezi olmasına karşılık, gezdiğimiz yerlere ulaşım çok vakit alıyordu. Çok önemli yerler gezdik ama bunun için de çok yol gittik. Ve bir gittiğimiz yerde en fazla 2 gün kalabildik. Bu sürenin büyük kısmı yolda, geri kalanı da program içinde gezilecek yerde geçtiğinden, oralardaki yaşamın içine çok fazla giremedik açıkçası. O nedenle bazı yazılarımı daha önceden -ya da sonradan- okuduğum bilgilerle tamamlamaya çalışacağım. Ve yine bu nedenle bazı yazılarım, fotoğraf ağırlıklı olacak şaşırmayın 🙂 Bir müzik eşliğinde, biraz daha keyifli olabilir belki…
Aşağıda göreceğiniz fotoğraflar sırasıyla; kahve üretimi, kahvenin yetiştiği çok geniş bir bahçe, bu bahçede benim ilgimi çeken detaylar ve müze içinden görüntülerden oluşuyor. Kahve meraklıları, Antigua kahvesi ile ilgili biraz daha fazla bilgiyi fotoğrafların sonunda bulabilirler.
Starbucks meraklılarına –ben meraklısı değilim 🙂 – küçük bir not ; Antigua kahvesi, Starbucks’ta kahve alımından sorumlu tadım uzmanlarının en sevdiklerindenmiş.
Antigua vadisi Guatemala’nın en eski ve tanınan kahve üretim bölgelerindendir. Bölgede bulunan volkanlar ve sığ akarsu ağı kuru, bol güneşli ve soğuk geceli bir mikroiklim sağlamaktadır.
Antigua Vadisi, Agua, Acatenango ve Fuego volkanları ile çevrelenmiş düzlük ve hafif eğimli arazilerden oluşan kapalı bir vadidir. Bu açıdan aşırı engebeli olan diğer volkanik bölgelerden farklılık göstermektedir. Kahve ağaçlarının çoğu 1.500 metre rakımlı vadide ekili durumdadır, bunun yanısıra bazı çiftçiler 1.700 metre rakıma ulaşan volkan yamaçlarını da işlemektedir. Aktif olan Fuego volkanından dolayı Antigua toprağında yüksek oranda süngertaşı bulunmaktadır. Bu sünger taşı bölgenin bağıl nem oranını yıl boyu %65 civarında sabit tutmaktadır. Antigua bu konuda mevsimsel değişkenlik gösteren diğer kahve üretim bölgelerinden ayrılmaktadır.
Zengin volkanik topraklar, düşük nem oranı, bol güneş ve soğuk geceler Antigua’ya has özelliklerdir. Aktif olan Fuego volkanı her patlamasında havaya püskürtüğü tozla vadinin topraklarını mineraller açısından zenginleştirmektedir. Antigua toprağında bulunan volkanik süngertaşı nemi tutarak, Guatemala’nın sekiz kahve üretim bölgesi arasında en düşük yağış alan bu bölgenin kuru mevsimi sorunsuz atlatmasını sağlar. Tüm bölgelerde olduğu gibi burda da kahve ağaçları büyük ağaçların gölgesinde yetiştirilir. Yoğun bitki örtüsü kahve ağacını ihtiyaç duyduğu gölgeyi sağlamasının yanısıra, Aralık ve Ocak aylarında aşırı sıcaklık düşüşlerinde kahveyi dondan korur. Tüm bu özellikler Antigua vadisini kahve üretim konusunda özel ve kendine has bir bölge kılmaktadır.
Antigua Kahvesi Karakteristiği
- Zarif ve dengeli gövde
- Zengin aroma
- Çok tatlı bir tat
Kaynak: http://www.kahvem.co/guatemala_kahvesi/antigua/
11 Kasım 2013 Pazartesi, 23:03 at 23:03
Bak kahvesedim şimdi, gerçi ben Juan Valdez severim 🙂 O da Güney Amerika’dan, Kolombiyalı 🙂
11 Kasım 2013 Pazartesi, 23:08 at 23:08
Yine attın havanı Selçuk’cum 🙂 Ama ben de yeni bir şey öğrendim sayende.
12 Kasım 2013 Salı, 00:57 at 00:57
Kahve tamam da, ben hala renklerde takılıp kaldım 🙂
12 Kasım 2013 Salı, 10:47 at 10:47
Çok etkileyici.
12 Kasım 2013 Salı, 10:53 at 10:53
çok güzel bir yazı olmuş .
12 Kasım 2013 Salı, 10:59 at 10:59
Resimler çok harika olmuş.
12 Kasım 2013 Salı, 11:05 at 11:05
Resimler çok hoşuma gitti çok güzel olmuş.
12 Kasım 2013 Salı, 11:17 at 11:17
Bu kadar güzel anlatımdan sonra bir kahve olsa da içsek ne güzel olurdu:)))
12 Kasım 2013 Salı, 11:18 at 11:18
Canım bide kahve çekti ki.
12 Kasım 2013 Salı, 12:09 at 12:09
bu güzel fotografları ve anıları, Antigua kahvesi eşliğinde, bir sunum sırasında keyifle tadmak gelgi içimden… kısmetse olur 🙂 gk
12 Kasım 2013 Salı, 13:04 at 13:04
resimler çok başarılı
12 Kasım 2013 Salı, 13:33 at 13:33
Bu nassıl bir memlekettir arkadaş, bi fabrika, atölye, ne bileyim bi sanayi yok mu?
Nasıl başarmışlar öyle ağaç, çiçek, böcek içinde yaşamayı ve ölmeyi…ne güzel.
Tam bana göre, en yaşamak iştediğim yerler. Üstelik renkahenk!
Teşekkürler Başakcığım.
13 Kasım 2013 Çarşamba, 16:00 at 16:00
Sevgili Başak bende kahveyi hiç sevmem ama kokusuna bayılırım.Ne alaka deme, aklıma takıldı, sen bu güzelim müzikleri ve sesleri,denklanşöre basarken kayıttan,farklı zamanlarda canlı dinleyebildinmi ? evetse ne mutlu sana
14 Kasım 2013 Perşembe, 16:32 at 16:32
Ben de blog sanatçısının bu yazı için müzik seçimine hasta oldum. 😉 Eline sağlık.
14 Kasım 2013 Perşembe, 17:10 at 17:10
Kahvenin kokusunu alır gibi oldum bir an ve doğruca mutfağa attım kendimi, kahve eşliğinde okudum kahvenin hikayesini 🙂
16 Kasım 2013 Cumartesi, 23:45 at 23:45
Sevgili Başak fotoğrafda yeni bir alana adımatmak üzerisin.Hecanından bu yeni durumda başarılı ve herkesi şaşırtacak fotoğraflar çekeceğinden kuşkum yok. Senin bu konuda eyitim almamış ve bir yere bağlı olmaman tek başına buyruk halin beni umutlandırıyor.Fotoğraflarında bu dünyaya ve yaşama dayir cümleler olsun birde fotoğraflarını kendin için çek başkaları beyensin diye deyil..
Erol Büyükyazıcı.
18 Kasım 2013 Pazartesi, 12:56 at 12:56
Okudum ve hemen gittim kendime kahve yaptım…Bu yorumu kahvemi yudumlarken yazıyorum…Her ne kadar içtiğim dandik Nescafe ise de, idare edeceğiz artık n’apalım:-) Juan Valvez’miş neymiş, ben anlamam zaten öyle janjanlı şeylerden Yellowrose gibi:-))
Bu arada, resimler harika. Şimdi ancak vakit buldum okumaya, oturup tüm Güney Amerika yazılarının hepsini bir solukta okuyacağım…Kendimi küçük çaplı bir geziye çıkar gibi hissediyorum:-)